Gazze, hakikat güneşinin parıldayan bir ziyası misal karanlık çağımızın göğünde belirdi.

Hunharca katledilen her bir şehidin kanı, binlerce insanın fikren, manen dirilmesine vesile oldu.

İşlenen her bir cürüm, her bir zulüm dünya halklarının dekolonizasyon meşalesini tutuşturdu.

İşgal rejiminin yakıp yıktığı her bir hane ile beşeri sistemlerin, tağuti düzenlerin, kukla devletlerinin oluşturduğu güven duygusunu da yakıp yıktı.

Evet Gazze, Hamas, İzzettin Kassam Tugayları ölmeye yüz tutmuş İslam coğrafyasına yeni bir ruh, yeni bir can, yeni bir hayat oldu.

Bugün dünyanın dört bir yanında yaklaşık iki yüz yıldır hüküm süren beşeri tüm sistemler artık sorgulanır oldu. Hür ve vicdanlı halklar var olan düzenlerin siyon kuklası olduğunu, büyük şeytan ABD’nin birer piyonu olmaktan öteye geçemeyeceği hakikatini gördü, anladı.

israil terör devleti sadece Gazze'yi değil, batıya ve adına medeniyet denilen çağın tüm doktrinlerini de yerle yeksan etti. Batının tek dişi kalmış canavar olduğunu bilmeyen kalmamış.

Özellikle İslam coğrafyası ve dahi hür halkların tamamı alternatifler üzerinde kafa yormaya başladı.

Gülüşlü sözcükler, şatafatlı demokratik söylemler, ulus devletleri vb. tüm kavramlar iflas etmiş durumda.

Dünya hür ve adil bir hayat istiyorsa bunlarsız bir motivasyon, bir gayret içinde olması gerektiğini ziyadesiyle anlamış.

Sözde İslam devletleri de dahil olmak üzere diğer tüm devletlerin bu vahşet ve soykırım karşısında ne derece aciz ve ne derece zillet içerisinde öylece kalakaldıklarını göremeyen kalmadı.

Evet, yeni bir misyon ve yep yeni bir vizyon arayışları başladı. Garkat ülkelerinin adeta esir edilmiş hür halkları kendilerini çevreleyen zulüm duvarlarını yıktı yıkacak.

Üç yüz yıldır çağını aydınlatmaya çalışan milyonlarca alimin, kitabın, fikrin, gayretin yapamadığını Gazze Direnişi tek başına yaptı.

Zaman uyanma zamanı, harekete geçme, hür olma zamanı.

Yeni çığır açan Gazze yeni bir çağ açmanın arefesinde.

Siyonist teröristler, kıravatlı vampirler, papyonlu caniler, medeni vahşiler var oldukça dünya yaşanılabilir bir yer olamayacak.

Müreffeh bir gelecek, özgür ve adil bir dünya için çağımın birikmiş olduğu tüm çer çöpten arındırılma zamanıdır.

Bu arınma evvela fikir ve vicdan dünyamızda, sonra mana ve irfan göğümüzde daha sonra kavram ve kurumlarımızda ve en sonunda hane ve dünyamızda...

İşte bunun ilk basamağına Gazze kendini, geleceğini feda ederek dünyayı ulaştırdı.

Etrafını aydınlatmak için kendisini feda eden mum misali...

Şehid Komutan Yahya Sinvar'ın(ra) 2011’de işgal zindanından kurtarıldığında Hamas ile yaptığı ilk telefon görüşmesinde dediği gibi:

" Ey sevgili dostlar, sizler bu ümmetin ruhusunuz. Bu ümmetin bedeni, uzunca bir süre önce ölüyordu. Ama siz o ruhu yeniden canlandırdınız. ..."

Gazze yıkılıp yok edilse de iki milyon Gazzelinin tümü şehid edilse, Filistin’in tamamı işgal edilse ve tüm hain devletler bayram etse de bu ruh yeniden canlanmıştır. Yani sonuç ne olursa olsun Gazze kazanmış, Hamas muzaffer olmuş, İzzettin Kassam Tugayları hedeflerine ulaşmıştır. Hür ve vicdanlı insanlar kazanmıştır.

Terör devleti israil kaybetmiştir. Büyük şeytan ABD kaybetmiştir. Kukla devletler, garkat ülkeleri, vicdansız, sorumsuz halklar kaybetmiştir.

Öyleyse gelecek adalet için gelecek. Yani yarınlar bizim için gelecek.

Evet gelecek, ceberrut, terörist, kan içici, tağuti, kukla vb. tüm beşeri sistemlerinin sonunu getirecek.

Gelecek mazlumlara, mustazaflara, mücahidlere, hür ve vicdanlı halklara huzur, tebessüm getirecek.

Gelecek gerçekten gelecek...