Dün Kufe’de Müslümanların arasında, Kerbela’da yalnız ve yardımsız bırakılan bir ehlibeyt vardı. Susuz bırakılan çocuklar vardı. Bugün de Gazze’de, Müslüman ümmetin arasında, bombalar altında hayatta kalmaya çalışan kadın, erkek, yaşlı ve çocuklar var. Zaman değişti, coğrafya değişti ama acının ve ihanetin rengi hiç değişmedi. Kerbela’nın çölünde yaşanan yalnızlık, bugün Gazze’nin semalarında yankılanıyor. Dün Kerbela çölü, Fırat’ın kıyıları, bugün Gazze çölü ve Akdeniz’in kıyıları. Ne yazık ki tarih tekerrür ediyor. Ve bu ümmetin yüzüne bir ar olarak her günü ve her görüntüyü çarpıyor. A’run aleykum!

Hz. Hüseyin, zalime biat etmeyerek yalnız kaldı. Ama o yalnızlık, hakikatin en gür sesi oldu. Bugün Gazze halkı kendisine yıllardır yapılan zulme de benzer bir yalnızlıkla direniyor. Ümmetin suskunluğu, uluslararası toplumun tepkisizliği, insan hakları söylemlerinin yozlaşmışlığı insanlık adına utanç veriyor. Uluslararsı kuruluşların ve devletlerin siyonizme tutsaklığı insanı dehşete düşürüyor. Zalime sonsuz bir destek sunarken mazluma bir yudum su bile verilmiyor! İnsanlık adına kara sayfalar bir kez daha tarihe yazılıyor. A’run aleykum.

İslam dünyası ise sessiz! Gazze’nin etrafını Kufe’nin ihaneti sarmış! Tıpkı Kerbela’da olduğu gibi. Dün Hz. Hüseyin’in karşısında duranlar kadar, sessiz kalanlar da tarihe geçti. Bugün Gazze’de yaşananlar karşısında susanlar da aynı şekilde tarihe not düşülüyor. Ümmetin birliği, kardeşliği ve adaleti söylemde kalıyor; eylemde ise derin bir sessizlik hâkim. Hani mazlumu savunacaktık. Hani kardeşimizi zalime terk etmeyecektik! Hani bana yapılmasını istenmediğimi kardeşime de yapmayacaktım! Oysa bugün herkes kendi milli çıkarını, devlet menfaatini düşünüyor. A’run aleykum.

Siyasi yalnızlık, hem Kerbela’da hem Gazze’de hakikatin bedelidir. Hz. Hüseyin, adalet ve hakikat adına siyasi bir tavırla zalime karşı durdu. Bedelini canıyla ödedi. Gazze halkı da adalet ve hakikat adına benzer bir tavırla direniyor. Hak, hukuk ve adalet çıkar hesapları arasında yalnızlaştırılıyor. Haklı olan değil, güçlü olan konuşuyor. Tarihte lanetlenen ne varsa bugün yapılıyor. Tarihte olanları belki sınırlı sayıda insanlar gördü ama bugün artık bütün dünya görüyor. Canlı olarak ekranlarda izleniyor. Bu çağın zalimliği bütün tarihi aştı! Bu çağın zilleti bütün tarihleri aştı! A’run aleykum.

Kerbela bir tarih değil, bir vicdan çağrısıydı. Bir adalet ve hakikat yolculuğuydu. Kerbela’dan önce ve sonra diye tarih ikiye ayrıldı. Gazze’de yaşananlar da bu çağrının günümüzdeki yankısıdır. Bugün Gazze’ye sessiz kalanlar, Kerbela’da susanlarla aynı çizgide durmuyor mu? Hz. Hüseyn’e, mal, makam ve mevki için ihanet edenler ile bugün devlet çıkarı adı altında hesap yapanların ne farkı var?

Bilin ki bu kıyam bir uyanış getirecek! Bu sessizlik, bir feryat ve tufan doğuracak! Ve her kıyam, yeni bir devre gebedir. Zulüm ne kadar azarsa azsın kıyama engel olamayacak. Ateşten hendekler etrafında müminleri yakanlar, Nemrudun ateşine atılanlar, demir taraklarla vücutları parçalananlar, Mekke vadilerinde bedenleri parçalananlar ne kadar zayıf olursa olsun davaları haklıdır ve bu dava zafere ulaşacaktır biiznillah.