Şu an tarihi günler yaşamaktayız. İslam ümmeti ve insanlık bir dönüm noktasındadır. Geç olmadan bir tercih yapılmalıdır. Bugün, insanlık, gelinen vahim noktayı görmez ise her şey için çok geç olabilir.

Nasıl ki, Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarından sonra dünya bir daha eski günlerine dönemedi ve yeni bir dünya düzeni kurulduysa, bugün de Tahran'a atılacak taktik veya stratejik bir nükleer bomba her şeyi değiştirebilir.

Hiroşima'ya atılan atom bombası Japonya'nın teslim olması için yeterli iken, Nagazaki'ye atılan atom bombası yeni bir dünya düzeni için idi.

Elinde nükleer güç olan iki ruh hastası yönetim, insanlığı nükleer silahlar ile tehdit etmektedir.

Ruh hastası Trump, insanların Tahran'ı terk etmesinden ve insan israfından bahsederken, Tahran'a nükleer bomba atmayı ima etti. Aynı anda aralarında nükleer kapasitesi olan yüzlerce uçağın İran'a doğru hareket ettiği iddia ediliyor.

Görüldüğü kadarıyla, bu meselenin İran'ı da aşan bir boyutu var. Haritaları yeniden çizmekten ve Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmekten bahseden Trump haydutu ve Netanyahu teröristi, hedeflerine varmak için tüm insanlığı ateşe atmayı göze almış görünüyor.

Gelinen aşamada; Ortadoğu'da taşların yerinden oynaması durumunda, tüm bölge ve tüm dünya bundan etkilenecektir.

Amerika, israil üzerinden dünya üzerindeki hakimiyetini kurmaya çalışacak; israil ise Amerika'nın desteği ile Ortadoğu'da oluşan durumu lehine çevirmeye çalışacaktır. Bütün komşularıyla alakalı planlarını uygulamaya koymaya çalışacaktır.

Demem o ki; Amerika - israil koalisyonu sadece Ortadoğu'yu değil, tüm dünyayı tehdit etmektedir.

Dolayısıyla küresel aktörler de bu olaya hemen müdahil olmalı ve Amerika'nın geri dönülmez hamleler yapmasına engel olmalıdır.

İslam ülkeleri de oluşan bu tarihi tabloyu görüp tehlikeyi okuyabilmelidir.

İslam Ümmeti içerisinde belirgin aktörler konumunda olan ülkelerin merkezde yer aldığı bir pakt oluşturulmalıdır.

Irak, İran, Türkiye, Pakistan ve Afganistan; İstanbul'da toplanıp

derhal böyle bir paktın kuruluşunu dünyaya ilan etmelidir.

Daha sonra bu paktın organları hızla oluşturulmalıdır.

Böyle bir başlangıçtan sonra;

Endonezya, Malezya, Cezayir gibi bu oluşumlara destek verme olasılığı yüksek ülkelerin kapıları çalınmalıdır.

Emperyalizmden muzdarip Güney Afrika, Latin Amerika ülkeleri gibi ülkelerin desteği aranmalı; küresel ölçekteki karşıtlıklardan istifade ederek denge politikasının avantajlarından istifade edilmelidir.

Bütün bu gelişmeler bir kez daha gösterdi ki; tüm dünya ve bölge; Amerika ve israil tehdidi altındadır. Amerika, tüm dünya için en büyük tehdittir.

Tüm dünya beraberce bu tehdit ile mücadele etmelidir. Hatta bu kriz, yeni bir dünya düzeninin kuruluşu için fırsata çevrilebilir.

Bir asırdan fazladır kurulmuş olan ve tüm dünyayı köleleştiren bu düzeni el birliği ile değiştirmek için bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekir.

İnsanlık tercihini yapmalıdır. Ya bu adaletsiz dünya düzeni değişecek ya da Amerika'nın egemen olduğu bir dünya düzeni daha da pekişecektir.

Tahran'a taktik veya stratejik bir nükleer bomba atılmadan ve iş işten geçmeden tüm insanlık ailesi, kendi geleceği adına ayağa kalkmalıdır.