Resulullah’ın (sav) hadisleri olmadan şer’i hukuku anlamamız mümkün değildir. Bundan dolayı Kur’an’da Yüce Allah’a itaatin istendiği her yerde Resule itaat da istenmiştir. Kur’an’da iki yerde sadece Resule itaat istenmiştir. Yani Resule de Yüce Allah’a istendiği gibi mutlak itaat istenmiştir. Bir de Kur’an’da ittiba ise sadece Resullere istenmiştir. Nebilere ittiba Kur’an’ın emri olduğu için ümmetlerine farzdır. Bu konuda fukahamız arasında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çünkü daha önce gönderilen birçok peygambere kitap indirilmediği halde o peygambere ittiba istenmiştir. Mesela Hz. Yusuf (as) ve Hz. Süleyman (as) gibi bazı nebilere zikir ve hikmet indirildiği zikredildiği halde onlara kitap verilmemiştir. Ama içinde bulundukları kavmin onlara ittibası farz kılınmıştır.
Bugünkü hadisimiz “nezir” adak ile ilgilidir. Birçok fıkhi konuyu kendisinden öğrendiğimiz Müminlerin annesi Hz. Aişe rivayet eder. Hz. Aişe annemiz 2212 hadisi şerifi rivayet eder. Hz. Aişe annemizden rivayet edilen hadislerin kahir ekseriyeti ya ahlak ya da fıkıhla ilgilidir. Bu vereceğimiz hadis de itaat ve isyan ahlakını fıkıhla birlikte ele alan hadislerdendir.
Nezir konusunu içeren hadisimizin metin ve mealini önce verelim.
عن عاءشة (ر ع) قالت: قال النبي (صلعسلم) من نذر ان يطيع الله فليطعه، ومن نذر ان يعصي الله فلا يعصه.
Hz. Aişe (ra) şöyle demiştir; Resulüllah (sav) “Allah’a itaat edeceğine dair nezirde/adakta bulunan kimse O’na itaat etsin. O’na isyan edeceğine dair adakta bulunan kimse ise O’na isyan etmesin.” Buhari/Eyman (Riyazüssalihin/782)
Hadis, fıkıh ile isyan ve itaat ahlakını içermektedir. Fakihlerimiz adak adamanın hükmü üzerinde ihtilaf etmişlerdir. İmam Şafii’nin kendisi bunu mekruh görürken Ebu Hanife ve talebeleri ile Şafii fakihlerinden İmam Nevevi’nin de içinde bulunduğu bir grup meşru görür. Allah’a isyanda adak adamanın caiz olmadığında icma vardır. Adak bir ibadet çeşididir. İbadet sayılmayan bir işi adamak da caiz değildir. Mesela, bugün şu işim olsa, yarın sabah kahvaltısını yiyeceğim…demek gibi bir adak olmaz ve onu yerine getiren de ibadet sevabı almaz. Ama bugün şu işim olsa yarın oruç tutacağım demek ise meşrudur ve adadığını yerine getirirse sevap alır. Bir de şu işim olsa anneme veya babama tokat atacağım, içki içeceğim, veyahut şu işim olmazsa yarın namaz kılmayacağım…gibi Yüce Allah’a isyan içeren bir adak adamak caiz olmadığı gibi, adadığını yerine getirmek haramdır. Bu hususta fukaha icma etmiştir.
Bu konuda bir usul kaidesi bulunmaktadır. Şöyle ki; “ لا طاعة لمخلوق في معصية الخالق” “Halık’a isyanın olduğu yerde mahluka itaat yoktur” Bu uzun bir hadistir. Usul uleması “mekasidüşşeri’a” da bunu müstakil bir usul kaidesi olarak almışlar.
Hz. Aişe annemiz, hadiste ve fıkıhta sahabeler içinde ilk ona girer. Onun rivayet ettiği hadisler fıkıh, ahlak ve ailevi konuları içerir. Bu hadiste de bunları görüyoruz. Genelde insanlar için iman etmek ne kadar önemli ise Müslümanlar için de salih amel ve güzel ahlak o kadar önemlidir. Amel meyve, ahlak ise tadıdır. İman da ağacıdır. Amelimiz iyi olduğu halde ahlakımız iyi olmazsa şekli güzel olup tadı acı olan meyve gibi olur. Tadı güzel olmayan meyveye kimse değer vermediği gibi ahlakı güzel olmayanın Müslümanlığına da Allah değer vermez. Bugün Müslümanlar bir ahlak sorunu yaşıyorlar. Hadisimiz, amel, isyan ve itaat ahlakını içererek, iman ağacımız sağlam, amel meyvemiz salih ve ahlakımız da tatlı meyve gibi güzel olmalı.