Kur'an-ı Kerim'in hükmü evrensel ve cihanşümuldür. Ayetlerin nüzul sebebi, her ne kadar bir olaya, bir şahsa, bir zaman ve mekâna binaen olsa da o sadece o zaman ve mekâna münhasır değildir.
Kullandığı kavram ve sıfatlar, birer semboldür, kıyamete değin o özelliğe sahip olanları kapsamaktadır.
Mazlum bir halk olan İsrailoğulları'nın Firavun ve sistemine karşı verdiği mücadele, kıyamete değin bütün mazlumlar için örnektir. Aynı zamanda burada kullanılan isim ve sıfatlar da öyledir.
İster İslami ister beşerî bir sistemin devam etmesi için dört ayağa ihtiyaç vardır. Siyasi gücü ve sistemi temsil eden en tepedeki isim…
Sistemin ayakta kalması için ihtiyacı olan ve yapılacak savaşları finanse eden mali ayak…
Bu sistemin ilmi ve bilgisiyle ayakta kalmasını sağlayan ilmi ayak.
Sistemin ihtiyaç duyduğu silah ve ekipmanları üreten günün teknoloji ayağı…
Bu dört ayak bir araya gelince sistem tamamlanmış olur.
İsrailoğulları'nı sömüren ve zulmeden Firavun ve sisteminde bu dört ayağı kamilen görmekteyiz.
Siyasi gücün tepesindeki Firavun, zulme ilmi ve bilgisiyle yardımcı olan Bel'am, soykırım ve zulüm savaşını finanse eden Karun ve günün teknoloji ve sanayisiyle bu zulme katkı sunan Haman…
Günümüzün Firavuni sistemini ABD temsil etmektedir.
İsimleri Obama, Biden veya Trump olsa da sistem Firavuni bir sistemdir.
Bu zulme ilmiyle katkı sunan, dünyanın farklı noktalarında, kimi Müslüman, kimi Hıristiyan, kimi akademisyen, kimi gazeteci kılığında da olsa bu zulme katkı sunan Bel'amlardır.
Maalesef her İslam ülkesinde isimleri farklı olsa da Bel'amlardan görevini icra edenler bulunmaktadır.
Bu savaşın mali ayağını da uluslararası şirketler ve firmalar her türlü desteği vererek oluşturmaktadır.
Haman'ın görevini ölümcül silahlar üreten ve bunu cömertçe Siyonist rejime veren silah şirketleri yapmaktadır.
Trump’ın Katar, Suudi Arabistan ve BAE ziyaretine bu minvalde bakarsak… ABD'nin, mali ve askeri olarak desteklediği Siyonistlerin kendisine mali bir bedeli vardır. Irak ve Afganistan’dan çekilmesi kendisine mali açıdan pahalıya mal olmasındandır.
Savaşlar asker ve para ile yürütülür. Asker de para ile yürür ve savaşır, ABD'nin mali gücü bir yere kadardır.
Trump, Arap ülkelerini değil, haraç alacağı Katar, Suudi, BAE’ni ziyaret etti. Bu ziyaretlerin sonucu üç trilyon doları aşan bir hasılat ile sonuçlandı. Anlaşmanın içeriği ve ayrıntıları sadece göstermeliktir.
Nasıl ki Ukrayna’ya ‘Değerli madenler Antlaşması’nı dayatarak imzalattıysa, Trump, bu antlaşmaları da dayattı.
Keşke bu ülkeler, verdikleri trilyon dolarlar karşılığında Gazze’deki soykırımı durdurma ve kuşatmanın kaldırılarak insani yardımların girişini isteselerdi. Maalesef, bunların hiçbirini istemediler.
İstedikleri tek şey, zulüm saltanatlarını devam ettirmektir. Tarih şahittir ki, Firavun, Bel’am, Karun ve Haman’ın ittifakına rağmen Musa doğdu, büyüdü ve zulüm sistemini alaşağı etmiştir.
Her şeye rağmen günümüzün Firavunları da devrilecek ve tarihin çöplüğünde yerlerini alacaktır.