Uluslararası diplomasi; iş birliği, dayanışma veya samimi bir diyalog yerine tamamen menfaat üzerine kuruludur.
Kimse kimsenin kara kaşına kara gözüne hayran değil. Herkes herkesin taşına, toprağına, silahına, uçağına hayran. Atılan, atılacak olan tüm adımlarda gözetlenen tek şey çıkar olmuş.
Hele bunun yanına milli kelimesi de eklerseniz iş tamamdır. Milli çıkar, milli menfaat… Milli piyango kadar kutsal(!) olur herhalde.
Söz konusu Gazze’ye yardım oldu mu bu çıkarlar her şeyin ötesine geçiyor.
Milli vicdan, milli imkân Gazze’deki soykırım için de devreye girecek mi acaba? Böyle bir plan program çalışma var mı onu da bilmiyoruz.
Tamam halkı Müslüman ülkelerin hepsinden zaten bir şey beklemiyoruz. Her birinin başlarında kendilerince bir dertleri var. Gazze’ye üzüldüklerini söyleseler de elimizden bir şey gelmez nakaratındalar. Bir şey yapmama adına kendilerince dünya kadar sebepleri var. Kimileri ekonomik sıkıntılarla kimileri kukla yöneticilerle kimileri bir şekilde bir iç çatışmanın içerisindeler.
Ancak bunun yanında Gazze konusunda elinde imkân olanlar da var. En azından insanlık namına yardımda bulunabilecek olan ülkeler de var. Türkiye bunların başında geliyor.
Fakat her ne hikmetse söz konusu Gazze olunca Türkiye işin hep maslahat tarafından gidiyor. Doğrudan taraf olmuyor. Evet, sözler ile ‘Gazze’nin yanındayız, siyonizmin karşısındayız’ diyoruz. Uluslararası arenada böyle bir konumda kendimizi konumlandırıyoruz. Bu kesinlikle değerlidir. Ama gelin görün ki bu vahşeti durdurmaya bu soykırıma engel olmaya yetmiyor. Bir caydırmaya sebebiyet oluşturmuyor. Ciddi bir duruş olarak da düşman tarafından algılanmıyor.
Oysa söz konusu insanlık oldu mu söz konusu vicdan ve merhamet oldu mu ilkeli durmak maslahattan önce gelmelidir.
İlke, insan canıdır.
İlke, insan canının her şeyden değerli olduğudur. Bütün çıkarların ve menfaatlerin üzerinde olduğudur.
İlke, bütün menfaatlerin ve çıkarların toplamının bir insanın canına eş değer olamayacağı duruşudur. Bir çocuğun kopan bir eline, bir annenin yavrusunu kaybetmesine, bir babanın açlık içinde çocuklarının ölümünü seyretmesine kesinlikle karşılık olamayacağı anlayışıdır.
Bu açıdan Türkiye, Gazze konusunda ilkeli adım atmalıdır. Ve işe müdahale etme konusunda en azından insanlık adına, insanlık gereği olarak somut şeyler yapmalıdır. Bunun dışında söylenen sözleri artık ne halk ne de düşman, anlamlı bulmuyor.