israil terör rejiminin, Gazze’ye yönelik sürdürdüğü vahşi saldırıları, ikinci yılını doldurmasına günler kala maalesef dur durak bilmiyor. Öyle bir soykırım ki inanın bazen bu durumu nasıl ifade edeceğimizi şaşırıyoruz. Bir yanda havadan bombalamalar, diğer yandan açlıktan kırılan bir halk var..

Çoluk çocuk şu ana kadar 500 civarı insan açlıktan can vermiş durumda.. Ve 2.4 milyon insan, temel insani ihtiyaçlara erişemediklerinden ve yeterli beslenemediklerinden dolayı vücutlarında kalıcı hasarlar meydana gelecek…

Resmi rakamlara göre 66 bin civarında şehid var. Ancak Birleşmiş Milletler Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese’ın ifadesine göre bu sayının 680 bine ulaştığı iddia ediliyor..

Yapılan mezalimin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bu iddia abartı durmuyor..

Çünkü Gazze’ye havadan baktığınızda neredeyse yıkılmayan bina yok. Enkaz altında kalanlar ayrı.. İşgal güçlerinin katledip toprak altına gömdükleri ayrı.. Alıkoyup bilinmeyen yerlere götürdükleri apayrı bir soykırım çeşidi..

Hep diyoruz ya yapılan vahşeti kelimelerle ifade etmek zor diye, gerçekten de öyle.. Rakamla telaffuz eder geçersin ancak biraz empati kurulduğunda katledilen yüz binlerce insanın her birinin bir ailesi vardı..

Her biri bir anne, bir baba, bir eş, bir bebek, bir çocuk, bir kardeş olarak hayattaydılar. Ama şimdi yoklar, toprağın altındalar..

Sıcacık sohbetler yaparak gülüştükleri bir evleri, misafirliğe gittikleri komşu/akrabaları, eğitim gördükleri okulları, namaz kıldıkları camileri, ticaret yaptıkları işyerleri vardı. Her birinin ayrı yetenekleri, ayrı hayalleri vardı..

Ve tam iki yılda bir halk dünyanın gözleri önünde vahşice katledilerek soykırıma uğradı.

Bu, affedilecek bir şey değil! Siyonistler bu yaptıkları mel’anetin hesabını hak ettikleri şekilde mutlaka vermeli.. Nitekim dünya halklarının uyanışının siyonistler açısından kötü sona doğru gidildiğini de gözlemleyebiliyoruz. Şu anda gittikleri tüm ülkelerde fark edilmeleri halinde kovulmaları, hakarete ve hatta saldırılara uğramaları kaçınılmaz sonlarını haber veriyor aslında..

Mesela hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklama kararı bulunan katil Netanyahu, geçtiğimiz günlerde ABD’ye gidebilmek için Avrupa ülkeleri üzerinden değil de koca okyanusu geçmek zorunda kaldı. AB ülkeleri UCM’nin kararını uygulamak zorunda, çünkü kanuni olarak üye devletleri bağlayıcılığı bulunuyor. Sonra, BM Genel Kurulu’nda kürsüye çıkması sonrası salonda bulunan 194 ülke diplomatlarından çoğunluk salonu terk etti.

Bu da gösteriyor ki siyonistlerin artık tüm dünyaca, insanlık düşmanı kategorisinde görüldüğü ve etkisiz hale getirilmesi gerektiği bilinci yavaş yavaş oturuyor.

Siyonistlerin bu yaptıkları ve tüm dünyanın onlardan nefret ettiği örnekler gün geçtikçe çoğalınca aklıma Müslim’in Sahîh’inde geçen, Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesellem) ahir zamanda Müslümanlarla Yahudiler arasında çıkacak savaşta Yahudilerin taş ve ağaçların arkasına saklanacağı hadisi geliyor.

Taş ve ağaçların bile dile gelerek “Ey Müslüman, Ey Allah'ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!” diye haber vereceği, ancak Ġarḳad ismindeki ağacın konuşmayarak onları deşifre etmeyeceği belirtiliyor Hadis-i Şerif’te.. O günlere doğru gidiyoruz..

Düşünün mesela hangi şerefli insan, kendi yaşadığı ülkede, şehirde, ilçede, mahallede tecavüzcü, çocuk katili bir alçağın yaşamasına seyirci kalabilir? Elbette kalamaz.. Şu anda işgal topraklarında yaşayan yapay toplum siyonistlerin her birinin iki üç ayrı vatandaşlığı bulunuyor. Ve bu, Gazze’de çocuk katledip kadınlara tecavüz eden katil sürüleri başları sıkıştığında vatandaşı oldukları ikinci ülkelerdeki evlerine ellerini kollarını sallaya sallaya girip çıkıyorlar.

Türkiye’de de Umut, Mine, Umay gibi Türk isimleri kullanan siyonist Abraham’lar, Hannah’lardan binlercesi mevcut.. Gazze'deki soykırıma katılan ve Türkiye vatandaşlığı bulunan çifte vatandaşlara yönelik HÜDA PAR’ın TBMM’ye sunduğu ve genel kurulda görüşülmesi kabul edilen kanun teklifi var normalde ancak iktidar bekletmeyi tercih ediyor galiba.

Kanun tasarısının kabul edilmesi halinde Gazze’de soykırıma katılan çifte vatandaş siyonistlerin 'mal varlıklarına el konulması, ‘vatandaşlıktan çıkarılmaları’ ve ‘yargılanıp cezalandırılmaları’nın önü açılacak.

Anlayacağınız; siyonistlerin, Arşı Âlâ’yı titreten caniliklerinin son bulacağı ve bu Hadis’in tecelli edeceği günler yaklaşıyor.

Devamı gelecek...