Bu ülkede “CHP vandallığı” denen bir kavram var. Vandallık sözlükte: “Bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar verme eylemidir.” şeklinde tarif edilir. Bu tanımda önemli olan nokta yapılan eylemin yani vandallığın “bilerek ve isteyerek” yapılmış olmasıdır. Yani gerçekleşen olay öylesine gerçekleşmiş veya yoğun kalabalık arasında yanlışlıkla olmuş diye bir şey yoktur burada. Direk hedef gözeterek yapılan eylemler, yapılan yıkımlar ve talanlar vardır.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun terör ve yolsuzluk soruşturması kapsamında gözaltına alınmasıyla birlikte CHP Genel Merkezi’nden ve bizzat Genel Başkan tarafından yapılan sokak çağrıları ile başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinde eylemciler sokaklara indi. “Demokratik hakkımız” denerek masumlaştırılan gösterilerin çoğunda başta kamu malları olmak üzere birçok vatandaşın malı zarar gördü.

CHP ile ortak hareket eden sol marjinal grupların da içerisinde olduğu tüm sokak olaylarının vandallıkla neticelendiği bilinen bir gerçektir. Nitekim Gezi Parkı olaylarında yapılan vandallığın ekonomik boyutları ve ortaya çıkan kamu zararı herkesin hatırladığı bir süreçtir.

Son olaylarla birlikte başlayan sokak olaylarının merkezi İBB binasının bulunduğu Saraçhane Parkı civarı oldu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını bahane ederek sokakları savaş alanına çeviren provokatörler, Saraçhane Parkı’nın yanında bulunan Tarihi Şehzadebaşı Camii avlusunu da işgal etti. Müslümanların kutsal mekânı olan camide alkol almakla kalmayıp tarihi camiyi tahrip ettiler. Saldırganlar tarihi caminin kapılarını kırıp, caminin içerisinde bulunan eski mezarları tahrip ettiler.

Yazımın başında vandallığı tanımlamamın ve özellikle tanım içindeki “bilerek ve isteyerek” kısmına vurgu yapmamın nedeni buydu işte. Camiye saldıran bu güruh caminin kutsallığını bilmelerine rağmen, Müslümanlar için ehemmiyetini bilmelerine rağmen “bilerek ve isteyerek” camiye saldırdılar. Camiyi tahrip etmekle kalmadılar Müslümanları daha da tahrik etmek için cami duvarlarına çıkıp alkol aldılar, cami avlusuna bevlettiler. Cami içerisindeki tarihi mezar ve hazireleri büyük bir kin ve nefretle tekmeleyip tahrip ettiler.

Gezi olaylarında da aynısını yaptılar. Geçmişte daha kötüsünü yaptılar. Herkesle barışan, herkese gülücükler saçan bu zihniyet söz konusu Müslümanlar ve onların kutsalları olunca kin ve nefret doluyor. Ellerine geçen ilk fırsatta da Müslümanların kutsallarına hakaretler edip tahribatlar yapıyor. Tarihinden, geçmişinden ve yenilgilerinden ders almayan CHP Müslümanlara ve onların kutsallarına karşı olan tutumundan vazgeçmiyor. Bu zihniyetin en çok güç aldığı nokta ise yaptıkları her kötülüğün karşılıksız kalmasıdır. Geçmişte olduğu gibi bugün de bu gözü dönmüş vandalların kutsallarımıza karşı yaptığı hadsizlik yargı makamlarınca karşılıksız bırakıldığında daha büyük ve kötü olayların yaşanmasına neden olabilecektir.

HAMZA KILIÇASLAN