Her birimiz toplumun bir parçasıyız. Dolayısıyla bireyin her eylemi, her düşüncesi, her tercihi, toplumun gelişimini ve dönüşümünü etkiler. Çünkü toplum, bireylerden oluşur; bireyi de yetiştiren aile ve aldığı eğitimdir.
Eğer huzurlu, güvenli ve erdemli bir toplum istiyorsak, her bir bireyin bilinçli, ahlaklı, manevi değerlerine bağlı, şuurlu bir insan olarak yetişmesini sağlamak zorundayız. Unutmamalıyız ki, toplumu dönüştüren en güçlü devrim, bireyin zihninde başlar. Düşüncelerimiz duygularımızı; duygularımız davranışlarımızı; davranışlarımız ise toplumu biçimlendirir.
Bu yüzden, kalıplaşmış fikirlerle, sorgulamadan kabul edilen inançlarla ve öğrenmeye kapalı zihinlerle inşa edilen bir toplumun ilerlemesi mümkün değildir. Gerçek değişim, bireyin önce kendine şu soruyu sormasıyla başlar:
“Ben neyi, neden savunuyorum?”
Eleştirel düşünen bir birey, yalnızca başkalarını değil, önce kendini sorgular. Önyargılarının farkına varır, doğru sandığı yanlışları yeniden değerlendirir. Bilgiyi kutsallaştırmak yerine test eder; öğrenmeye doymayan bir zihne sahip olur. İşte böyle bir düşünsel dönüşüm, bireyi kalıplaşmış ezberlerden, kör itaattan ve bireysiz kalabalıklardan kurtarır. Çünkü düşünen birey özgür bireydir. Özgür birey ise sağlıklı, adaletli ve üretken bir toplumun temel taşıdır.
Bugün kutuplaşmaların, yanlış bilgilerin ve düşünce tembelliğinin bu kadar yaygın olmasının en büyük nedenlerinden biri, bireylerin zihnini geliştirmeye yeterince önem vermemesidir. Oysa toplumsal gelişimin bilgiyle, manevi değerlerine bağlı ahlaka duyulan saygıyla inşa edilir. Ve bu da ancak bireyin, önce kendi zihnini eğitmesiyle mümkündür. Zihinlerimiz boş ve faydasız düşünceler ile meşgul etmeyelim. Allah’a emanet olunuz.
AHMET YILDIRIM