Şanlı Aksa Tufanı operasyonunda büyük hezimet yaşayan siyonist işgal rejimi, 15 aydır aralıksız olarak Gazze'de soykırım yapmaya devam ediyor. Ancak mücahitlerin destansı direnişleri karşısında tutunamayan işgalci çete, hedeflerine ulaşmadan ateşkesi imzalamak zorunda kaldı.
Sözde kabine ateşkes metni onaylanmasının ardından bugün yürürlüğe giriyor.
Ateşkes mutabakat metni Katar'ın başkenti Doha'da imzalandıktan sonra bu sefer her taraftan zaferi sahiplenen, kendine pay çıkaran ve sanki direnişin ön saflarındaymışlar gibi açıklamalar yapan devletler, kurumlar, partiler ve cemiyetler peyda oluverdiler.
İlgili ilgisiz herkes zaferde pay sahibiymiş gibi açıklamalar yapıyorlar.
Hatta HAMAS'a 'terör örgütü' diyen CHP bile Gazze zaferini sahiplenip kendine pay çıkarmaya çalışıyor.
Evet, dünya genelinde ve çok büyük yelpazede bu kutlu zaferin sahiplenilmesi bile bu davanın ne derece kutlu, aziz ve haklı olduğunun göstergesidir.
Kimin ne ölçüde Gazze cihadını desteklediğini, yardım ettiğini ve sahiplendiğini herkesten ziyade Allah biliyor. Zaten bunun için kim ne yapmışsa da mutlaka eksiksiz olarak yüce Mevla'dan karşılığını alacaktır. Onun için kim sahip çıkmış kim çıkmamış ya da ne ölçüde sahip çıkmış konularına girmeyeceğim. Ancak Gazze cihadına fiili olarak somut destek verenler ile Türkiye'de bu konu ile ilgili somut adım atanlara da değinmeden olmaz.
Malumunuz, ilk günden beri Gazze cihadına askeri olarak somut destek veren İran İslam Cumhuriyeti, Lübnan Hizbullah'ı ve Yemen Ensarullah'ıydı.
İran, Gazze cihadına verdiği destekten dolayı hem çok bedeller ödedi hem de uzun süre savaş durumuna girerek kaç kez işgalci çeteyle doğrudan savaştı.
Hizbullah, zaten 8 Ekim 2023'ten beri fiili olarak siyonist işgalcilere karşı savaşıyordu. Bu uğurda Hasan Nasrallah başta olmak üzere binlerce şehit verdiler.
Yemen Ensarullah'ı ise, büyük şeytan ABD ve diğer işgalci güçlerin tüm tehditlerine rağmen geri adım atmadı ve bugüne kadar da işgalci çete ile iltisaklı olan tüm gemilere füze saldırılarını yaparak tüm dünya Müslümanlarının gönlünde taht kurdu.
Türkiye'de ise birçok STK ve cemiyetler, yanı sıra ilk günden beri sahalarda mitingler yaptılar ve o gün bugündür sahaları terk etmediler.
Umut Kervanı Vakfı gibi birçok yardım kuruluşları büyük bir özveriyle Gazze'ye yardım toplayıp Gazze ile irtibatları koparmadılar.
Ayrıca Türkiye ve Dünyada işgalci israile destek veren firmaların ürünlerini boykot etme konusunda büyük bir mesafe kat edildi.
HÜDA PAR'ın 'soykırım' ile ilgili TBMM'ye verdiği kanun teklifi Türkiye'de işgalci Siyonistlere karşı atılacak en büyük somut adım oldu. HÜDA PAR'ın TBMM'ye sunduğu kanun teklifine göre 'Türkiye'den israile giderek Gazze'deki soykırıma katılan ve çifte vatandaşlık taşıyanların vatandaşlıktan çıkarılması, mal varlıklarına el konulması ve müebbet hapisle cezalandırılması' şeklindeydi.
Bu kanun teklifi CHP ve DEM'in 'hayır' oylarına rağmen Genel Kurulda görüşülmesi kabul edildi. Ancak bir türlü meclis gündemine getirilmedi.
Elhasıl, kim Gazze cihadına katkı sunmak için somut bir adım atmışsa Rabbim (c.c) onları aziz etsin inşallah.
Son olarak, Gazze'deki mücahitlerin ve Gazze halkının bu şanlı zaferini kutluyor, İşgalci çetenin tarihin çöplüğüne atıldığı günleri yakın bir zamanda görmeyi temenni ediyorum.