• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Boykot çok önemli bir güçtür. Bu gücün daha etkili hale gelmesi için sürdürülebilir ve mümkün olduğu kadar en geniş tabana yaymak gerekir.

Sadece sınırlı sayıda duyarlı insan değil, toplumun tamamı işgalci israile destek veren firmaların mallarını boykot etmek için bilgilendirilmeli ve boykotun önemi anlatılmalıdır.

Sadece bazı kalemlerde değil hayatın her alanında kullandığımız eşyaların boykot ürünü olup olmadığına dikkat etmeliyiz.

Örneğin giydiğimiz elbise ve ayakkabıdan tutun kullandığımız diğer tüm eşyalara…

Temel gıda maddeleri, yiyecek ve içeceklerden tutun temizlik ürünleri ve bilumum ihtiyaç listelerine…

Bindiğimiz araçlardan tutun kullandığımız telefon, bilgisayar ve diğer tüm ürünlere kadar.

İşgalci siyonistlere destek veren firmaların ürünlerini boykot etmekle beraber bu ürünlerde kampanya yapan sözde yerli zincir marketleri de boykot edilmelidir.

Bilindiği gibi Türkiye’de bazı zincir marketleri var ki binlerce şubesi var. Bu marketler ısrarla boykot firmalarının ürünlerinde kampanyalar yapıp ürünlerini ucuza satıyorlar. Dolaysıyla boykot firmalarının reklamlarını yapıyorlar. Bu durumda olan marketlerden kesinlikle alış-veriş yapılmamalıdır.

Gençlerimiz ve çocuklarımız başta olmak üzere çevremizdeki herkesi sözde yerli olan ama bütün imkânlarıyla işgal çetesine yardım eden firmaların ürünlerinde kampanya yapan bu üç harfli zincir marketleri konusunda uyarmalıyız.

Öyle bir gündem konusu yapmalıyız ki, kısa sürede gözle görülür bir ciro düşüşünü yaşamalıdırlar.

Çünkü görünen o ki, bu sözde yerli olan zincir marketleri ya direk siyonist işgal çeteleriyle ortaktırlar ya da kazanacakları beş kuruş parayı Gazze ve Lübnan’daki Müslüman kardeşlerimizin kanına tercih ediyorlar.

Her iki durum da ihanettir, zulümdür ve işgalcilerin katliamlarına ortak olmaktır.

Evet, boykot silahsız bir savaş halidir. Bu savaşı kazandığımız takdirde siyonist işgal çetesini besleyen ana damarlar kesilecektir.

Aynı şekilde boykotu sürdürülebilir bir yaşam tarzı haline getirdiğimizde ise kesilen ana damarlardan dolayı işgal çetesi ciddi darbe alır. Tüm dünya ona destek olsa bile artık istediği gibi rahat davranmaz, davranamaz.

Dolayısıyla boykot, sadece işgalci siyonistlerin askeri saldırılarına bir tepki olarak icra edilmemelidir. Artık her zaman ve ortamda boykot sistematik olarak hayatımıza işlemeli ve hayatımızın bir parçası olmalıdır.

İşgalcilerin saldırıları bitse de, Arap ülkeleri başta olmak üzere halkı Müslüman olan ülkeler işgalci çeteyle normalleşme sürecine girseler de yine boykot devam etmeli hem de her alanda.

Unutulmamalıdır ki, boykotu sürdürülebilir hale getiren toplumlar sadece ekonomi alanında değil sosyal ve kültürel alanlarda da emperyalizmin hegemonyasını kırar ve özüne dönmeye başlar.

Bundan dolayı her zaman, tüm alanlarda BOYKOT’a devam etmeliyiz.