İki gün sonra yani 08 Eylül Pazartesi günü 2025 2026 Eğitim Öğretim yılı başlayacak.
Öncelikle bu Eğitim Öğretim yılı öğretmen, öğrenci, veli ve tüm toplumumuza hayırlı olsun.
Bu münasebetle Türkiye’deki eğitim sistemi üzerinden kısa bir değerlendirme yapmaya çalışalım:
Her şeyden önce Türkiye’deki eğitim sistemi Müslüman toplumumuzun beklentilerini karşılamıyor. Bir türlü tarihi, inancı ve değerleriyle uyumlu bir eğitim sistemi hayata geçmedi, geçmiyor.
Hal böyle olunca neslimiz günden güne müktesebatından uzak ve batı mukallitliği yapmaya çalışmakla meşgul oluyor.
Bilindiği gibi eğitim sistemleri toplumları şekillendiren güçlü bir tezgâhtır. Bu tezgâhta dokunan kişilikler o toplumun geleceğini belirliyor. Dolayısıyla “nasıl bir gelecek” sorusunun cevabını “eğitim sistemi” verir.
Milli Eğitim Bakanlığı; 18 milyonu aşkın öğrenci, 1 milyon 250 bin civarı öğretmen olmak üzere 20 milyona yakın dev bir kadrodur. Ancak bu örgütlü dev kadro bir türlü toplumumuzun ruhuna uygun bir eğitim ortaya koyamadı.
Değişen her Milli Eğitim Bakanı 'sistemi değiştireceğiz' dese de bir türlü bu alanda köklü bir adım atılmıyor. Ya derslik sayısını artırma, ya sınav şeklini değiştirme ya da okulların fiziki şartlarını iyileştirme gibi pansuman tedavilerde bulunarak çarpık eğitim sistemine devam ediliyor.
Bundan dolayı da sonuç değişmiyor ve çarpık sistem defolu ürün üretmeye devam ediyor. Böylece ne donanımlı nesiller yetişiyor ne de akademik başarılara imza atılıyor. Sistemin birer ürünü olan öğrencilerin maneviyatına ve ruhuna hitap etmek ise zaten yoktur.
Yüz yıldır devam eden çarpık eğitim sistemi bu şekilde devam ederse yakın bir tarihte büyük bir toplumsal enkazla karşı karşıya kalacağız.
Çözüm ise; eğitim sisteminin temelden değişmesidir.
Bilindiği gibi talim ve terbiyenin, diğer bir ifadeyle öğretim ve eğitimin temel amacı inançlı, erdemli ve verimli insan yetiştirmektir. Bu amaç zamana, inanca, kültüre ve coğrafi bölgelerle sınırlı değildir.
Bu amaca matuf bir eğitim modelini hayata geçiren her toplum kısa bir sürede meyvesini toplamıştır. İslam tarihi başta olmak üzere dünya tarihi buna şahittir.
Bu amaç dışındaki esaslar üzerine kurulan eğitim modelleri kısa sürede iflas etmiş ve büyük bir sosyal enkaz oluşturmuştur.
Türkiye'deki eğitim sistemi de ideolojik temeller ve toplumu devlete itaat ettirme aracı olarak kullanıldığı için 20 milyonluk dev bir kadro çökme eşiğine gelmiştir.
M. Kemal ve İnönü'nün batılılaşma yorumu üzerine bina edilen Türkiye Eğitim Sistemi, toplumu Batılılaşan devlete entegre etme aracı olarak kullandılar. O gün bu gündür adeta altı oku kutsallaştırmış Kemalist çizgi eğitim sisteminde hâkimdir.
Bu çizgi; sözde uzman olan frenklerin hazırladığı raporları ölçü alarak çizilmiştir. Dolayısıyla toplumumuzun inanç, kültür ve medeniyetinden uzak bir çizgidir.
Bu çizgi değişmeden, diğer bir ifadeyle eğitim sistemi temelden değişmeden verimli bir sonuç beklemek en hafif ifadeyle saflık olur.
Müslüman toplumumuzun ruhuna uygun bir eğitim sisteminin hayata geçmesi temennisiyle…