Kürt Meselesini Doğru Anlamak
Türkiye'de ne iktidar ne de muhalefet Kürt meselesini doğru anlamamış ya da doğru anlamak istemiyor. Çünkü meseleyi doğru anladığında çözüm yollarını da ona göre kamuoyuna izah etmelidir. Buna da ne devlet politikası ne de akredite olan mevcut siyasi yapıların politikaları izin vermez.
Malumunuz Kılıçdaroğlu, Kürt meselesinin çözüm adresi "CHP ve dostları" diye açıklamalarda bulundu.
Bu açıklama Erdoğan'a sorulduğunda O da, "Türkiye'de böyle bir sorun yok. Biz bu işi çoktan çözdük, aştık, bitirdik" cevabını verdi.
Doğrusu ne Kılıçdaroğlu'nun açıklaması ne de Erdoğan’ın cevabının Kürtlerin nezdinde ciddi bir karşılığı yoktur.
Neden mi?
Unutmamak gerekir ki Türkiye'de Kürt meselesinin mimarı CHP ve CHP zihniyetidir. Bu zihniyetin Kürtlere yönelik yaptıkları red, inkar ve asimilasyon oyunları süreç içinde bir devlet politikasına dönüştü ve bu politika halen büyük ölçüde devam ediyor.
Türkiye tarihini incelediğimizde CHP'nin Kürtlere yaptığı zulümler kaleme alınırsa ciltler dolusu kitaplar yazılır. Bu zulümlerin detayına girmeyeceğim, çünkü basit bir google aramasıyla yüzlerce sayfalık zulüm dolu satırları okursunuz.
Hiç bir zaman CHP, Kürt meselesinin çözümüne yönelik adım atmamış ve bu pencereden de olaya bakmamıştır. Meseleye bakışı; tamamen güvenlikçi ve Türkleştirme üzerine olmuştur.
Cumhuriyetin ilanından bu güne kadar CHP, Kürt meselesiyle ilgili onlarca rapor yayınlamıştır. Bu raporlara dikkat edildiğinde hepsinin ortak noktası "Kürtlerin Türk toplumuna adaptasyon" önerileri ön plana çıkıyor.
CHP'nin her fırsatta "seçkin devlet ve siyaset adamı", "Cumhuriyetimizin sembolü", "gelmiş geçmiş en dürüst siyasetçi" olarak tanımladığı İsmet İnönü'nün Kürt meselesine bakışı aynı zamanda CHP'nin de bakışıdır.
İnönü, Diyarbakır'la ilgili "Diyarbakır, kuvvetli bir Türklük merkezi olmak için tedbirlerimizi kolaylıkla işletebileceğimiz bir olgunluktadır" diyor.
İnönü; "Türklerle Kürtler aynı okulda okumalıdır. Bu Kürtleri Türkleştirmek için etkili olacaktır." yorumunu yapıyor.
CHP iktidarında Kürt dili "bilinmeyen dil" olarak kayıtlara geçti ve hala devam ediyor.
Evet, CHP'nin Kürt meselesine bakışı budur.
Bundan dolayı uzun yıllardır CHP, Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde; ne il Belediyeleri ne de doğru dürüst milletvekili çıkaramıyor. Gerçek bu iken nasıl Kürt meselesinin çözüm merkezi olarak kendinizi ve dostlarınızı görüyorsunuz.!
Bırakın bu açıklamaların hayata geçmesi, belki söylemi dahi abesle iştigaldir. Çünkü tarih boyunca yok saydığınız, çeşitli bahanelerle zulüm ettiğiniz, önderlerini darağaçlarında sallandırıp zindanlarda ölüme terk etiğiniz bu Müslüman halk asla size güvenmez ve sözlerinize itibar etmez.
Geçmişinizle yüzleşip, samimi bir özür dilemedikçe; Kürtlerin inancı ve kültürüyle barışık olduğunu deklare edip pratik hayatta uygulamadıkça Kürtler nezdinde bir karşılığınız olmayacaktır.
Erdoğan'ın cevabına gelince, eğer Türkiye'de Kürt dili kayıtlara "bilinmeyen dil" olarak geçiyorsa; devletin asimilasyon politikaları neticesinde Kürt çocukları dillerini unutup dedeleriyle konuşamıyorsa; Kürtçe konuştuğu ya da şarkı dinlediği için saldırılara uğruyorsa; dağlara "Ne mutlu Türküm diyene" yazıları yazılıyorsa; üzerinde "Kürdistan" yazılı olduğu için Belediye Başkanı tarafından iş yerleri basılıp ürünler medyanın önünde ateşe veriliyor ve bu da yanına kar kalıyorsa... Hasılı yüzlerce örnek verebiliriz.
Bütün bunlara rağmen Kürt meselesi/sorunu yoktur diyorsanız, bilesiniz ki hakikatle çelişiyorsunuz ve bu cevabınızın da Kürtlerin nezdinde bir karşılığı yoktur.