• DOLAR 34.544
  • EURO 36.067
  • ALTIN 2991.58
  • ...

Cumhurbaşkanlığı yarışını kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’deki konumu tartışılıyor. Partideki yenilikçiler, Kılıçdaroğlu’nun miadını doldurduğundan bahisle, lider değişiminin şart olduğunu yüksek sesle dile getirmektedirler.

            Ancak CHP liderinin gündeminde yerel seçimler var. Belediyelerde hâlihazırdaki sayılarını arttırarak bir ivme kazanmak istiyor. Hedef çıtasını öyle yükseltmiş ki; “Konya alınmayacak bir yer değil. İyi bir aday bulursak, başarabiliriz.” şeklinde hayli iddialı sözler sarf ediyor.

            Konya Belediye Başkanlığını CHP’nin alması demek, örneğin İzmir’in AK PARTİ tarafından kazanılması kadar bomba etkisi yapacak bir örneklik teşkil etmektedir. Aslında Kemal Kılıçdaroğlu Konya’yı alamayacağını biliyor. Dediğim gibi çıtayı yüksek tutuyor ve olmazsa daha altındaki bir hedefi tutturmak istiyor. Fakat mesele bu kadarla da sınırlı değil.

            Kanaatimce Kılıçdaroğlu özellikle Konya’yı gündem ediniyor. Çünkü Konya ahalisi çiftçi ve genellikle hububat ekip biçiyorlar. Genel seçimlerde AK Parti’ye güçlü bir destek verdiler. Buna rağmen çiftçi, özellikle mısır üreticisi çok mağdur olmuş durumdadır. Hükümetin belirlediği mısır fiyatı ton başına 6.000,00.- TL ve bu meblağ çiftçinin yaptığı harcamayı dahi karşılamıyor. Mısır nem oranından dolayı Konya çiftçisi tonunu ancak 5.000,00 TL civarından satmak durumunda kalacak. Yani söz konusu fiyat külliyen zarar anlamına geliyor.

            Takip edenler bilirler ki geçen sene mısırın tonu 5.700,00 TL.’den alınmıştı. O zamandan bu yana mazot fiyatlarındaki astronomik yükselişe rağmen, mısır fiyatlarında sadece kilo başına 30 kuruşluk bir artış yapılması, matematiksel olarak açıklanabilecek bir durum değildir. Haliyle çiftçi kırgın ve de küskündür.

Kanaatimce muhalefet şunu demek istiyor: “AK Parti ve dolayısıyla Cumhur İttifakı’na en güçlü destek Konya’dan geldi. Ama hükümetin çiftçiye yaşattığı mağduriyeti Konya’dan, yani iktidarın en çok oy aldığı yerlerden görmek gerekiyor.”

Bu anlamda Sözcü Gazetesi yazarlarından Necati Doğru, 4 Eylül 2023 tarihli köşesinde, Konya’nın Çumra isimli ilçesindeki çiftçilerin hayli kızgın olduğunu yazmış. Kendisinin de belirttiği üzere Konya ovasına su taşınması için Osmanlı zamanında, 1819 yılında “Mavi Boğaz” isimli proje yapılmış. 1913 yılında bitirilmiş ve 217 kilometreden ovaya su taşınmış.

Yine kendisinin verdiği bilgiye göre ikinci proje, “Mavi Tünel” ismiyle geçmişe bir atıfla yapılmış. 2020 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bir törenle açılışı yapılarak, Çumra’nın da içinde bulunduğu bazı yerlerde sulama yapılmaya başlanmış. Yani Konya Ovası Projesi (KOP) idaresince yapılan “Mavi Tünel” projesinden yararlanan ilçelerin başında Çumra geliyor.

Ancak konu siyasi malzeme yapılınca işin rengi değişiyor. Örneğin insan şunu sormadan edemiyor. 1913’ten sonra neden Konya ovasına su taşınma işine bakılmadı? 1960’ta etüt çalışmaları yapılan projeye neden 2009 yılında başlandı? 2020 yılında Mavi Tünel’den su akmaya başlamışsa o zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hakkını teslim etmek gerekmez mi?

Tabi bütün bunlar ortadaki sorunu çözmeye yetmiyor. Nitekim çiftçi yüksek girdilerden dolayı mağdurdur. Mazot ve gübre fiyatları kat kat artarken, mahsulün düşük fiyata alınmasının makul bir açıklaması yoktur.

Birkaç cümle ile emeklilerden de bahsetmek gerekiyor. Çünkü emekliler de Konya çiftçisi gibi hükümeti desteklemişlerdi. Bilindiği üzere hükümet çalışan kesime seyyanen bir zam yaptı. Çalışanlar, bu sayede enflasyon karşısında bir nebze de olsa rahat nefes aldılar. Emeklilere bahsedilen zam verilmeyince maaşları hayli düşük kaldı. Günümüzde ortalama bir dairenin kirası 10.000,00 TL civarındadır. Emeklinin maaşı sadece bir ev kirası edemiyorsa o zaman öyle çokça laf sarf etmek "lafıgüzaflık” olur.

Kanaatim odur ki hükümet, küskün ve kırgın olan bu iki kesimin gönlünü alacak icraatlar yapmalıdır. Görüldüğü üzere bu durum muhalefet için olması muhal, Konya seçimlerini kazanma gibi uçuk bir söyleme zemin hazırlıyor.