• DOLAR 34.388
  • EURO 36.852
  • ALTIN 2968.442
  • ...

Bizim temel bir sorunumuz var. Aklın değil de duyguların hâkim olduğu bir ortamda, gerçekleri olduğu gibi yani tüm çıplaklığı ile nasıl anlatabiliriz?

Zor bir soru ile başladığımın farkındayım.

Bilindiği üzere önemli olan; sizin bir konuyu ne kadar iyi anlattığınız değil, karşı tarafın onu ne derece iyi anladığı hususudur. İnanın böylesi bir durum, insana saç baş yoldurur.

Örneğin; yıllardır kendime sorduğum bir soru vardır. Anadolu halklarına rağmen bir siyasi parti, LGBT’yi nasıl savunur ve bunu insanlara nasıl anlatır? İnsanın fıtratına, özüne, örfüne, psikolojisine ters olan bir şeyi birileri neden savunur, bunun için ne der?

Kendi yaşadığım toplum çerçevesi içerinde düşünecek olursak, Kürtlerin içerisinde etkinlik kazanmaya çalışan PKK, dolayısıyla da HDP, açılımını yazmaya hayâ ettiğim LGBT’yi hangi argüman ile savunur?

Sorular, sorular. Hem de zor sorular.

Sorduğumuz soruların kendileri açısından şöyle bir cevabı olabilir: Bilindiği üzere PKK, Batı yanlısıdır ve dolayısıyla hedeflerine kavuşmak için onların desteğine muhtaçtır. Hal böyle iken Batı’ya şirin görünmek durumundadır. Batı’nın insanlığa dayatmak istediği hayat tarzını kabul etmeleri, belki de bu yüzdendir.

“Amaca götüren her yol mubahtır” mantığından hareketle, PKK veya HDP’nin LGBT’yi savunmasının zeminini bu şekilde anlayabiliriz. İyi ama bu fikri, namusunu kutsalı olarak kabul eden bir halkın içinde savunurken ne derler? Dahası biz, ortalama bir Kürd’e HDP’nin bu fikirde olduğunu nasıl anlatabiliriz?

Ben bazen bu durumu test etmek için çevremde tanıdığım, sırf Kürdiliğinden dolayı HDP’ye oy verenlerle konuşurum. Dillerinden tehlili eksik etmeyen, beş vakit namazından ödün vermeyen, orucunu aksatmayan, zekatını muntazaman veren, her sene hac kurasını dört gözle bekleyen bu kişilere, HDP’nin bu şekilde bir politikasının olduğunu söylediğimde, yüzümü tırmalayacak hale gelirler.

Şundan eminim ki; Cumhuriyetin kuruluş aşamasında, ortalama bir Konyalı, Aksaraylı veya Kayseriliye; “Eğer bu şekilde giderse 2023 yılında plajlarda kadınlarımız çıplak olarak, erkeklerin huzurunda güneşlenecekler” dense idi, Anadolu’nun mütedeyyin halkının takınacağı tavır, muhatabının yüzünü tırmalamak olurdu.

Ama zihniyet olarak “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini” getirmeyi vaat eden partilerin kuracağı düzenin sonucunda; bilmem kaç yıl sonra erkeklerin erkeklerle evlenebileceği bir zaman diliminde, yukarıda bahsi geçen Kürt amca veya Konyalı, Aksaraylı ile Kayserili vatandaşlar hayatta olmayacaklar. Ama amaçlanan gerçekleşirse, toplum Batı’nın istediği kıvama gelecek. Hem de bahsettiğimiz durumu bir insani hak olarak gördüğünü iddia eden CHP veya HDP politikalarının bir sonucu olarak.

“Bilmek azaptır” diye bir söz vardır ki; basireti açık insanlardan, toplumun gidişatını görüp de bundan elem duyanlar için kullanılır. Cumhuriyetin kuruluş aşamasında, o günün toplumunun gelecekte nasıl bir hal alacağını görenler, bu acıyı çok iyi biliyorlardı.

İstanbul’un, Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde dünyaya Mehmet Akif Ersoy ile Bitlis'in Hizan ilçesinin İspairit nahiyesinin Nurs köyünde doğan Bediüzzaman, bahsettiğimiz azabı en bariz şekilde çekenlerdendiler.

Günümüzden 2123 yılını görenler de benzer azap çekmektedirler.