• DOLAR 34.655
  • EURO 36.371
  • ALTIN 2932.518
  • ...

Soykırım 121. gününde… Gözümüz, aklımız, yüreğimiz Gazze’de…

Müslüman halklar olarak protesto ve boykotun ötesine geçemeyişimizin acısını çekiyoruz. Yönetimlerimizi terörist israil’i durdurmak için harekete geçiremediğimizin ıstırabıyla yanıyoruz.

Gazze’nin yiğit mücahitleri, Müslüman ya da Hristiyan olsun tüm dünya halklarının gözünü açtı. 7 Ekim’den bu yana işgalci israil’in desteklendiği bir halk gösterisi gördünüz mü? Hayır, cevabınızı duyar gibiyim… Tüm dünya halkları Filistin halkının haklı mücadelesini destekliyor.

Diğer yandan Batılı halkların bile isyan ettiği işgalci israilin terörizmine, kuruluş amacı Kudüs’ün özgürlüğüne kavuşturulması olan 57 üye ülkeli İslam İşbirliği Teşkilatı’nın(İİT) bir irade ortaya koyamaması büyük bir zül olarak orta yerde duruyor. 

Peki, uluslararası sistemi sağlayıcı konumda olan Birleşmiş Milletler (BM) neden Filistin topraklarını işgal altında tutan ve Gazze’de soykırım, savaş suçu işleyerek terörist faaliyetlerde bulunan israil’i durdurmuyor?

Çünkü 193 ülkenin üyesi bulunduğu BM, beş daimi üyenin kontrolünde de ondan. Bunlar; Güvenlik Konseyini oluşturan ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya.. Daimi bir üyenin olumsuz oy kullanması durumunda BM harekete geçemiyor. Peki, adaleti sağlamayacak ve hakkı ayakta tutmayacaksa ne işe yarar böyle bir kuruluş? Maalesef hiçbir işe! O zaman yapılması gereken belli, bu kurumun yeniden dizayn edilmesi, olmuyorsa da lağvedilmesi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllardır ‘Dünya beşten büyüktür’ söylemi, çok haklı bir tespit olduğu gibi dünyada gerçek adaleti sağlayacak yeni bir birliğin de oluşumuna vesile olur inşallah.

Sudan, Libya, Suriye, Irak… Emperyalistlerin girdiği ve kaos ektiği tüm İslam beldelerimiz kan ağlıyor. Müslüman ülkelerin, Uluslararası sistemi kontrol eden emperyal ülkelerin tahakkümünden kurtulabilmesi ve kendi iradelerini işletebilmeleri için birlik ve dayanışma içerisine girmesi elzemdir.

Şu an acil olarak ne yapılabilirdi de Gazze halkı bir nefes alabilirdi diye düşünüyor insan…

En azından Filistin’e, Gazze’ye komşu Müslüman ülkeler sınırlarını açarak yardım edebilirlerdi.

Ama kimi koltuk korkusundan kimi de siyonistten daha siyonist duruşlarıyla akıbetlerini heba ediyorlar.

Sahip çıkamadığımız Şehid Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Mısır’ın başında olsaydı Gazze bu durumda mı olurdu! Olmazdı elbette..

Ancak şunu da iyi biliyor ve idrakindeyiz ki; siyonist küresel güce karşı savaşan Gazze’deki bir avuç imanlı mücahidin, "Nice az topluluklar, Allah'ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah, sabredenlerle beraberdir." (Bakara suresi, 249) vahyine mazhar olduklarını ve İlahi bir övgüyle sahada bunu ortaya koyduklarına şahidiz.

Tüm dünya yine şahittir ki; 1967’de Altı gün savaşlarında Arap devletlerin ordularını yenerek yenilmez olduğu algısı pompalanan siyonist işgalci rejim, 121 gündür Gazze’nin yiğit evlatlarıyla baş edemiyor.

Üstelik ABD ve tüm Avrupalı devletlerin terörist israil’e açıktan askeri ve ekonomik desteğine rağmen 17 yıldır abluka altında tuttukları Gazze’nin direnişini kıramıyorlar.

Bu durum, Allah’ın, kendisine iman eden ve her türlü şartta ‘Hasbunallah ve Ni’mel Vekil’ diyerek tevekkül gösteren günümüz sahabeleri olarak tanımladığımız Gazze’nin, Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın muhafızlarına olan açık yardımından başka bir şey değildir.

Üstad Bediüzzaman’ın, "İman hem nurdur, hem kuvvettir. Hakiki imanı elde eden, kâinata meydan okuyabilir.” sözünün bugün ete kemiğe büründüğü yer Gazze’dir.

Peki ferdiyle devletiyle biz Müslümanlar nasıl hesap vereceğiz… 121 gündür seyirci kalarak çoğunluğu kadın ve çocuğun katledildiği 30 bin canı koruyamadığımız… Gazze’ye bırakın askeri desteği, yardım TIR’larını dahi Refah sınırından geçiremediğimizin hesabını 57 İslam ülkesi olarak Allah’a (Celle Celaluhu) nasıl vereceğiz?..

Çok ağır çok… Hesabını veremeyiz!..