Siyonist vahşiliği tanımlayacak bir üst kavram var mı?
Gazze, siyonist rejimin terörist bir oluşum olduğunu, ABD’nin ve Avrupa’nın sömürgeci kanlı yüzünü en net şekilde gün yüzüne çıkarıyor. Şu birkaç günde yaşananlar tarihte eşine az rastlanır olaylar olarak kayıtlara geçiyor.
Sivil yerleşim yerlerinin bombalanmasının savaş suçu sayıldığı bir düzende hastaneleri, ambulansları, camileri, okulları vurdular! Bu vahşiliği tanımlayacak daha üst bir tanımlama ne olur diye düşünüyorsunuz, aklınız duruyor. Bu bir savaş suçu olmanın ötesinde bir şey…
Tarihte Firavun’un zulmünden kurtulup, Allah’ın gökten sofra indirmesine rağmen nankörlük eden, Allah’ın yasaklarını çiğnedikleri için maymunlaştırılan ve kendilerine gönderilen Peygamberi katledecek kadar aşağılaşan daha başka bir toplum var mıdır?
İçerisinde çoğunluğu kadın ve çocuk 2 bin insanın bulunduğu el Baptis hastanesinde en az 850 kişi can verdi. Doktorlar can veren bebeklerin ortasında kurdukları kürsüden basın açıklaması yaptılar. Görüntüler dehşetti. Bu bir tiyatro değil, gerçek! Anneler babalar, bombalarla parçalanan çocuklarının cesetleriyle haykırıyor dünyaya ama nafile; adeta ölü toprağı serpilmiş Müslüman liderlerin üzerine.
Evet, Müslüman halklar meydanlarda. Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan bölgemize tüm insanlık, siyonist rejimin yaptığı teröre müdahale edilmesini istiyor. Ancak savaş suçu, insanlık suçu ve her türlü soykırıma rağmen maalesef Müslüman ülkelerden siyonist rejimi durduracak ve Filistin’i savunacak bir adım halen atılmadı şu ana kadar.
Siyonist rejimin terörünü açıktan destekleyen ABD ve Avrupa ülkeleri, yaptıkları askeri yardımların yanısıra devlet başkanları düzeyinde de bizzat ziyaretler gerçekleştirdi ve İslam alemine gözdağı mahiyetinde mesajlar verdiler siyonist yandaşları.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, siyonist rejim ve vatandaşlarının güvenliğinin Almanya için bir devlet politikası olduğunu söylerken, ABD’nin ayakta zor duran Başkanı Biden, siyonist rejimi kuruluşundan 11 dakika sonra tanıyan ülke olarak ilk günden sonuna kadar da savunacağının sözünü verdi.
İngiliz BBC, Amerikan CNN, ve Alman DW gibi siyonist yandaşı Batı medyası da terörist işgalcinin katliamlarını çarpıtarak yalan haberlerle uluslararası kamuoyunu yanıltma uğraşı içerisinde.
Siyonist rejimin terör saldırılarını durdurması ve batılı ülkelerin tam destek verdiği bir ortamda Türkiye’nin hâlâ ‘İtidal’ çizgisinde durması ise kabul edilebilir değil. Katliamlar için üç günlük milli yas ilan edildi ancak yetmez. Yönünü Türkiye’ye dönmüş mazlumlar, terörü durduracak somut adımlar bekliyor.
Önceki gün Cidde’de düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dışişleri bakanları toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın umut vadeden konuşması ete kemiğe bürünür mü bilmem. Ancak Gazze’de devam eden soykırım karşısında tüm İslam aleminin beklentisi; siyonist terörist israil’e acil olarak müdahale edilmesi gerektiği gerçeğinin vuku bulmasıdır.
Aksa Tufanı; 75 yıldır her gün katledilen, topraklarından sürülen ve sıkıştırıldıkları Gazze’de 17 yıldır ambargo altında inleyen bir halkın haklı ve meşru direnişidir… Direniş grupları ellerindeki silahların eşitsizliğine rağmen geri çekilmiyor ve savaşabileceklerini ortaya koyuyorlar. Siyonist israil'den de bir merhamet dilemiyorlar. Sadece savaş hukukuna uymasını istiyorlar. Yani çocukları, kadınları sivilleri katletmemesi gerektiği ve bir de kimyasal silah ve orantısız güç kullanmasın diyorlar direniş hareketleri..
Bir yanda silah üstünlüğü olan siyonist askerler diğer tarafta iman gücüyle savaşan direniş erleri var. Yendiklerinde zafer, şehit düştüklerinde yine zaferin sahibiler.
Direniş safında savaşan Müslümanların şehadete aşık olduğu kadar siyonistlerin dünyayı ne çok sevdiğini biliyoruz.
Bu Dava mukaddes toprakların yanı sıra bir Hak ile Batıl mücadelesidir.