Batının güç gösterisi ve Müslüman ülkelerin acizliği!
Müslüman ülkelerin acizliğine bakar mısınız? ABD ve İngiltere siyonist israil’e ilk günden itibaren savaş gemisi, uçaklar dolusu askeri teçhizat göndermeye devam ederken, Müslüman ülkeler ise gıdanın, ilacın tükendiği, elektriğin, suyun kesildiği soykırım yapılan Gazze halkına günlerdir gıda, ilaç gibi yardımları ulaştırabilmenin uğraşını veriyor ama nafile. Göndermek istedikleri silah değil, gıda ve ilaç ancak ona da izin yok! Çünkü Refah Sınır kapısı kapalı tutuluyor. Kapalı tutan da Müslüman bir ülke ama yöneticisi Müslümanları katlederek yönetime gelen darbeci Sisi…
Mısır’a, “Refah Kapısını açarsan seni de vururum” diye tehdit etti Siyonist rejim. Gazze’nin harabeye çevrilmesi darbeci Sisi’nin çok da umurunda değil de, içeride 90 milyon Müslüman halkın nabzının yükselmemesi için de bir şeyler yaptığını ortaya koymak zorunda. Sisi bu oyalamayı yaparken siyonist rejim 2,4 milyon nüfuslu Gazzeliye attığı on binlerce ton bombayla binlerce insan daha katledilmiş olacak ve geride harap edilmiş bir şehir bırakacak zaten. Şu ana kadar 750’si çocuk 2500’e yakın insan can verdi bu sekiz günde. On bine yakın da yaralı var. Hastaneler cevap veremez duruma gelmiş, yaralılar yerlerde, morglarda yer kalmadığı için cesetler dondurma buzdolaplarına bırakılmış vaziyette. Çok acı bir tablo ile karşı karşıyayız.
Bombardımanların sekizinci gününde ABD, Gazze’de bulunan ABD vatandaşlarını Refah sınır kapısı üzerinden çıkaracağını açıkladı. Türkiye’nin üç uçak dolusu yardımları Mısır’dan Gazze’ye geçmeyi beklerken ABD vatandaşlarını çıkaracağını açıklıyor. Bu ne demek oluyor? Siyonist rejimin, ‘Ben istediğim zaman istediğime izin veririm’ mesajını vermeye; ABD’yi ise ‘Güçlü’ bir ülke gösterme çabaları ile dünya ülkelerine mesaj veriliyor.
Siyonist lobi, günlerdir medya araçları üzerinden yalanlar üzerinden algı oluşturmaya çalışıyor. HAMAS’ın Aksa Tufanı operasyonunu başlattığı gün çocukları kestiği, kadınlara tecavüz ettiği yalanıyla başladılar. Ellerinde belge ya da görüntüler yok. Ancak öylesine ahlaksız bir düşmanla karşı karşıyayız ki hiçbir insani değer taşımadıkları için akademisyeninden bürokratına, sözde başbakanından cumhurbaşkanına yalan konuşmaktan ve dünya halklarını kandırmaya çalışmaktan utanmıyorlar.
Ve bu yalanı ayakta durmakta zorlanan ABD’nin prestij kaybı yaşlı bunak Biden de dile getirdi. ABD nasıl ki 2001’de Afganistan’a bahaneler üzerinden işgal başlatırken o dönemki başkanı Bush, “Bu bir haçlı savaşıdır” ifadesini kullanarak asıl amaçlarının İslam’a ve Müslümanlara karşı olduğunu ortaya koymuştu ise... Bugün de siyonist israil’in kalan Filistin topraklarını da işgal etmek için bir bahaneler silsilesi ortaya koyduğunu, yaptığı sayısız insan hakkı ihlali ve savaş suçlarıyla ABD’nin haçlı söyleminden farksız bir şekilde İslam’a ve Müslümanlara karşı bir savaş halini sürdürüyor. Siyonist rejimin vekaleten sürdürdüğü bu savaşın ödülü olarak da mukaddes belde ve topraklar üzerinde “Büyük İsrail Devleti” kurmayı hayal ediyor.
Birleşmiş Milletler ise bildiğiniz gibi... ABD ve Avrupa’nın direk müdahil olduğu insani krizler, çatışma ve savaş durumlarında çok aktif hareket eden BM, siyonist israil’in 17 yıldır ambargo uyguladığı ve şu anda soykırım yaptığı Gazze için seyirci kalıyor. Mesela Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı harekatın ilk günlerinde Ukraynalı siviller için aktif devreye giren BM güvenli insani koridor açarak milyonlarca sivilin güvenli ülkelere yerleşmelerine aracı olmuştu.
Ancak bu durum, söz konusu bir İslam ülkesi, şehri ve Müslümanlar olunca BM kayıtsız kalabiliyor. Örnekler çoğaltılabilir. Gazze’deki soykırıma rağmen BM’nin sadece bir istatistik kurumu gibi durum tespiti yaparak müdahale etmemesi bir kez daha göstermiştir ki; BMGK’nin, beş emperyal ülkenin kontrolünden çıkarılarak Müslüman ülkelerin de içinde olduğu yeni bir oluşuma imza atılmalıdır. Eğer olmuyorsa tüm üye Müslüman ülkeler üyelikten çıkarak bu adil olmayan düzeni protesto etmeli ve Müslüman ülkelerden müteşekkil etkin bir Müslüman Ülkeler Birliğini kurmalıdırlar.
İslam’ın bir şartının da Cihad olduğunu unutan bir ümmete bunu hatırlatan ve Müslümanların izzeti ve onurunu, mukkades beldeleri, canlarını feda ederek ortaya koyan Filistin İslami direniş hareketleri, Müslüman ülkelerce desteklenmediği müddetçe zalimin güçlü olduğu adaletsiz bir dünya düzeni devam edecektir. Bu zillet, Müslümanların kaderi değil, bunu değiştirmek Müslüman yöneticilerin ve âlimlerin elinde…