Arzulanmayan savaşın bereketi…
Savaş ve mücadele, insanın hoşuna giden bir şey değildir.
Rahat ve konfordan vazgeçmeyi, en sevdiklerinden ayrılmayı hiçbir insan istemez.
Bunun da ötesinde maddiyat içinde en kıymetli ve değerli olan kendi hayatını feda etmek nefs için istenilecek bir durum değildir
Savaşta, yaralanma, sakatlanma, en sevdiklerini kaybetme, onlardan ayrılma ihtimali her daim vardır.
İnsanoğlunun ruhi yapısını en iyi bilen Allah Teâlâ Kur’an’da bu durumu şöyle anlatmıştır.
“Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara: 216)
Evet, savaş insanın fıtratına terstir. Arzulanacak, istenilecek bir durum değildir. Bütün plan ve programlarda savaş, en son tercihtir.
Ama hoşumuza gitmeyen şeylerde de bilmediğimiz, tasavvur edemediğimiz güzel sonuç ve neticeler de vardır.
Tarihte nice güzel gelişme ve sonuçlar, zafer ve galibiyetler; mücadele, bedel ödeme, zorluklara karşı sabırdan sonra gelmiştir.
Ashab, savaşı arzulamadığı halde gelen zafer ve gelişmeler ancak Bedir Savaşı’ndan sonra gerçekleşmiştir.
Aksa Tufanı ve Gazze’deki Siyonistlerin kardeşlerimize yönelik katliam, 200 günü aştı.
Bu zulüm karşısında istenilen tavrı gösterememekten hayâ ediyor ve utanıyoruz.
Rabbimize her daim tövbe ve istiğfarda bulunuyoruz.
Ama geç kalınmış değil, fırsatlar kaçmış değil.
Gazze’de 35 bin şehit, 70 bin yaralı, yakılmış yıkılmış bir Gazze olsa da elhamdülillah her an her gün güzel gelişmeler olmaktadır.
Verilen şehitlerin kanı bu dünyada da heder olmuyor.
Dünyanın dört bir tarafında Gazze için yürüyüşler, gösteriler düzenlenmekte.
Yaklaşık yüz yıldır, Siyonistlerin kendilerini soykırım mağduru olmak üzerinden yaptıkları propaganda artık çöktü. Onlara en büyük desteği veren ABD ve Avrupa ülkelerinin halkları, bir kısım yöneticileri, akademisyen ve gelecekleri olan üniversite öğrencileri dahi inanmamakta…
Öğrencilerin bu küresel intifadası, halka halka yayılıyor.
Eylemlerden dolayı ABD’nin en prestijli üniversiteleri örgün eğitim yerine uzaktan eğitime geçti.
Her eylem beraberinde başka eylemleri tetikliyor. Sadece öğrencilerle değil, sendikalar, işçi kurumları da bu eyleme ses vermeye başladılar.
Dünyada artık kimse Siyonist zulüm ve soykırımı savunamıyor. Her şey ayan beyan ortada… İnsanların akıllarıyla dalga geçme dönemi sona erdi.
İnsanlar, anti semitizm ile anti siyonizmi birbirinden ayırmak için başkalarının aklına ihtiyaç duymuyorlar.
Zalim ile mazlum ayan beyan ortaya çıktı.
‘Kral çıplak’ diyenlerin sayısı hızla artmaktadır.
Ama diğer taraftan dünyayı kendi hegemonyasına almış, bu üniversiteleri farklı yollarla kendi propagandasını yapma karşılığında fonlayan Siyonist şebeke de boş durmuyor.
Joplanan, dövülen, ters kelepçelenerek gözaltına alınan öğrenci ve öğretim üyeleri, işlerine son verilen hocalar, istifaya zorlanan dekan ve rektörler olsa da eylemler durmuyor.
The Washington Post’un haberi şöyle…
İstatistiklerimiz son 10 gün içinde Amerikan üniversitelerindeki protestolarda en az 900 göstericinin tutuklandığını gösteriyor.
Allah Teâlâ bizleri de kardeşlerimizle birlikte Kudüs ve Aksa’nın özgürlüğü uğruna mücadele edenlerden eylesin.