• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Yenilgiler farklı ve çeşitlidir.

Askeri yenilgiler, iktisadi yenilgiler, ilmi yenilgiler...

Korku olarak yenilmek…

İdeolojik yenilgi…

Spor müsabakasındaki yenilgiler...

Sanayi ve teknolojik yenilgiler...

Seçimde alınan yenilgiler…

Bütün yenilgileri iki başlık altında toplamak mümkündür.

  • Telafisi mümkün olan yenilgiler...

Karşı karşıya gelmiş iki ordudan birinin ötekine mağlup olması. Sanayi ve teknolojik alandaki yenilgiler. Bir seçimde aday olanın seçimi kaybetmesi.. Bu sınıfta değerlendirilebilir. Bu yenilgiler arızidir, geçicidir.  

Yenilen taraf, kazanacağına inanır, aldığı yenilgi onu daha da biler, tahrik eder. Çalışır, gayret eder ve bir sonraki müsabaka, savaş ve seçimde mağlubiyeti galibiyete çevirir, istediği zaferi kazanır. Bu tür yenilgilerin telafisi ve rövanşı mümkündür.

  1. Telafisi mümkün olmayan yenilgiler...

Alınan yenilginin mağlup tarafı tamamen umutsuzluğa sevk etmesi, ye’se düşürmesi… Düşmandan alınan yenilginin maddi ve manevi hezimete dönüşmesi. Öyle bir yenilgi alınır ki artık düşman, rakip yenilemez, alt edilemez inancı oluşur. Yenemediği alt edemediği düşmanı çok büyük, olağanüstü görme ve zamanla düşmanın boyunduruğunu kabul etme, ona benzemeyle sonuçlanır. İşte bu yenilginin telafisi yoktur.

İslam ümmeti yaklaşık iki asırdır düşmanlarına karşı maddi alanda büyük hezimetler yaşadı. Toprakları işgal edildi. Yeraltı ve yerüstü zenginlikleri talan edildi. Evlatları kıyımlardan geçirildi. En kutsal ve mahrem toprakları düşmanın fiili ya da tasallutuna girdi. Sanayi ve teknolojik alanda düşmanın fersah fersah gerisinde kalındı.

Öyle ki Müslümanların yöneticileri, düşmanın birer hizmetkârı ve emir eri oldular. Halklarının ve inançlarının maslahatını gözeteceklerine düşmanın maslahat ve çıkarlarını gözetir hale geldi. Ama Müslüman halklar, yöneticileri gibi asla olmadılar. Yenilgiyi, işgal ve düşmanının tasallutunu kabul etmediler. Halkın içerisinden çıkan lider ve âlimler, ümmeti uyandırmak için büyük çaba gösterdiler. Bunun bedelini zindanlarda, darağaçlarında, sürgün ve muhaceratlarda verdiler.

İki asırdır, ümmet uykuda, hasta, zayıf olsa da düşmanların istediği ölüm gerçekleşmedi. Düşmanlarına teslim olmadı. Bunu da aralarında olan, ellerinde olan Kur’an-ı Kerim ve Peygamber aleyhisselamın sünneti ile sağladı. İşte bu iki emanetle uyanmayı, dirilmeyi, düşmanlarına karşı galip olmayı başaracaktır. Ümmet geçmişteki birçok yenilgi ve badireyi bu yolla sağladı.

Kur’an’la olan bu uyanış ve dirilişin bir örneği günümüzde Filistin’de gerçekleşmektedir.

38 gündür Filistinli Kardeşlerimizin işgalci Siyonistlere karşı başlattıkları ‘Aksa Tufanı’ devam etmektedir. Mücahitlerin cesaret ve imanı, Siyonistlerin dizinin bağını çözdü. Ellerindeki devasa askeri güç ve desteğe rağmen tatmış oldukları yenilgiyi telafi edemiyor ve edemeyeceklerdir. Çünkü korkunun telafisi mümkün değildir. Bu maddi güç ve kuvvetle ortadan kaldırılamaz.

Burada kazanılan zafer, dalga dalga ümmeti uyandırmakta, ayağa kaldırmakta, düşmanlarıyla olan büyük bir hesaplaşmaya yöneltmektedir.

İnşallah Aksa Tufanı, öyle bir dalga oluşturacaktır ki sadece ümmeti değil, bütün insanlığı uyandıracaktır. Bu, Allah için çok kolaydır.