• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

ABD, Siyonist israil’in en büyük destekçisidir.

İngiltere’nin süper güçlüğe veda etmesiyle bu misyon ve görevi ABD devraldı.

Cumhuriyetçisi Demokratı, beyazı siyahı, ırkçısı liberali... kim gelirse gelsin ABD’nin bütün başkanları ve hükümetleri Siyonist rejimin güvenlik ve bekasını kendi güvenlik ve bekası olarak gördü. Bu destek ne pahasına olursa olsun, bir devlet politikası olarak devam ettirildi.

ABD, 1949’dan 2014’e kadar Siyonist rejime 121 milyar dolar yardımda bulundu. Buna dolaylı destek ve gizli fonlardan yapılan yardımlar dahil değil.

ABD, elindeki en gelişmiş ve kimseye satmadığı, vermediği silah ve ekipmanları fazlasıyla verdi. Türkiye’nin ortağı ve alıcısı olduğu, parasını ödediği halde f-35 savaş uçaklarını vermezken işgal rejimine 35 adetini teslim etti. Bunu 75’e tamamlayacak. Üstelik ABD’nin sağladığı finansmanla…

Aksa Tufanı’yla birlikte ABD, en gelişmiş füze ve bombaları, en modern uçak gemilerinin de aralarında olduğu deniz filolarını yardıma gönderdi.

Demir Kubbe ve acil ihtiyaçlar için ek 6 milyar dolar, akabinde de Temsilciler Meclisi, 14.3 milyar dolar yardımı onayladı.

Evet, bütün bu yardımları ABD neden yapıyor?

ABD, dünya liderliğini Çin’e kaptırmamak için Asya Pasifik’e yönelmişken, Ukrayna üzerinden Rusya ile savaşıyorken neden askeri gücünün çoğunu Doğu Akdeniz’e kaydırdı?

Bu, ABD’nin dünya liderliği için Çin ile kapışmayı bıraktığını mı gösteriyor, bu onun zararına değil mi?

Zahiren öyle gözükse de öyle değildir.

ABD ve hiçbir güç, dünya enerji kaynaklarının yoğunlukta olduğu en stratejik coğrafya olan İslam coğrafyasına hakim olmadan dünya liderliğini devam ettiremez. Çin’e karşı başarılı olmasının ön şartı işgal rejiminin üzerine düşen görevi sürdürmesi ve bunun için de güçlü olmak zorundadır.

ABD bunu on bin km öteden yapamaz. Bunu Siyonist işgal rejimi üzerinden yapmaktadır. İşgal rejimi, ABD’nin coğrafyamızdaki karakolu, jandarma ve sopasıdır. Ümmetin bağrına saplanan bir hançer misali bütün şeytani plan ve kaosların merkezidir.

İşgal rejimi olmadan ne ABD ne de Batı dünyası, İslam coğrafyası üzerindeki hegemonyasını ve dünya liderliğini devam ettiremez. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer Batı ülkelerinin işgal rejiminin yardımına koşmalarının sebebi budur.

Biden’ın  ‘Eğer bir israil olmasaydı, çıkarlarımızın korunabildiğinden emin olmak için bir tane (israil) icat etmek zorunda kalabilirdik" ifadesi ve Aksa Tufanı’ndan sonra ziyaret ettiği Netanyahu’ya "Siyonist olmak için Yahudi olmanız gerekmez. Ben bir Siyonistim" şeklindeki sözleri ABD ile işgal rejimi arasındaki ilişkiyi çok iyi anlatmaktadır.

Bu sadece ABD için değil, Batı dünyası için de öyledir. Dün İngiltere, bugün ABD…

İşgal rejiminin çökmesi, bitmesi, ABD ve Batı dünyasının çökmesi ve bitmesiyle sonuçlanacaktır.

İnşallah Aksa Tufanı’yla başlayan süreç hem Siyonist işgal rejimini hem ABD hem de Batı dünyasının hezimetiyle sonuçlanacaktır. Bu, sadece Gazze, Kudüs, Filistin’in özgürlüğü değil bütün İslam ümmetinin özgürlüğüyle taçlanacaktır inşallah.