• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Dünya, yapı olarak yani yaratılış gereği doğal afetlerin yaşandığı bir mekândır.

Deprem, sel vb. doğal afetleri adı üstünde doğal karşılamak lazım.

Dünyada hiç beklenmedik bir anda, ansızın, beklenmedik bir yerde doğal afetle karşı karşıya kalabilir insan.

Bu tür doğal afetleri önceden haber veren teknolojik bir gelişme henüz tam anlamıyla keşfedilememiştir.

Bazı varsayımlarla, hayvanların davranışlarında ve tabiattaki bazı sıra dışı işaretleri gözleyerek tahmin ve yorumlarda bulunmanın sağlık derecesini tartışmak bir yana tüm bunları bilecek bilge ve bilim adamlarına sahip değiliz daha.

Bu iş bilgi ve hikmet gerektiren bir şeydir.

Tedbir almak lazım.

Tevekkül etmek gerek.

Tedbir almadan önce zihinlerin berrak ve tertemiz olması lazım.

Fiziki tedbirler almalıyız.

Fiziki tedbirleri almadan önce zihni tedbir almak lazım gelir.

Çünkü zihin tedbiri alınmadan fiziki tedbirler alınmaz.

Zihni bulanık olanın fiziki de bulanık olur.

Tedbir-tevekkül-bilgi ve hikmet yitiğimiz olmalıdır.

Vahiy, sünnet ve akıl rehberliğinde hareket etmeliyiz. Bilim kılavuzumuz olmalıdır.

Bunu yakalayamayan insanlığın her türlü bela musibet ve doğal afetlerle yüksek dereceli boğuşması kaçınılmaz olur.

Bütün bunları kendisine yoldaş edinenler daha doğrusu vahyin önderliğinde yol alanlar, akıl ve bilim üzere ve bu ışık doğrultusunda kendisinden başlayarak tüm insanları, toplumları ve daha sonra kentleri inşa edenlerin bu tür felaketler karşısında en az zararla afeti atlatmaları kaçınılmaz olur.

Afet beklenmedik anda çıka gelir.

Beklenmedik olaylar karısında önceden tedbir almak lazım.

Tıpkı ölüm gibi.

Ne zaman ve nerede yakalayacağı belli olmayan ve tahmin edilemeyen ölüm gibi.

Hani ‘ölmeden önce ölünüz’ der ya kutlu nebi.

Onun için ölmeden önce ölüme hazırlıklı olmak ve ölüm ile ilgili tedbirleri almak gerekir.

Ansızın gelebilecek her türlü olaya karşı hazırlıklı ve tedbirli olmak İslami ve insani bir vazifedir.

Böyle bir davranış toplumları psikolojik açıdan rahatlatır.

Bu dünya hepimizindir.

Onun için dünyanın imar ve ıslahından hepimiz sorumluyuz.

İnsanlığı maddi ve manevi anlamda inşa edecek şahsiyetler ve önderlere şiddetlice ihtiyaç vardır.

Dünya paylaşıldıkça güzelleşir.

Acılar paylaşıldıkça azalır.

Dünya bizim için önemlidir ve bir o kadar da anlamlıdır.

Biz Müslümanlar kıta, ülke ve bölge ayrımı yapmaksızın tüm ezilmiş halkların, mazlum ve mustazafların yardımına koşmakla mükellefiz.

Herhangi kıtasal, bölgesel ve ırksal ayrımcılığa karşı ve ırksal ayrıştırmaya sebep zihinleri ve kafaları karıştırıcı söz beyan ve eylemlerden şiddetlice kaçınmak zorundayız.

Hayat durmadan devam ediyor.

Her gelen büyüyor ve daha sonra ölüp kayboluyor.

Ağlayanların olduğu kadar gülenlerin de olduğu garip ve acayip bir dünyada yaşamaktayız.

Değişik zamanlarda birçok depremle karşı karşıya gelmiş, acıları beraber paylaşıp azaltma gayreti göstererek zor badireleri atlatmış bir toplumuz.

Doğal afet hayatımızın bir parçası.

Fakat hayatta öyle hadiseler meydan geliyor ki doğal afete taş çıkartacak cinsten.

Irksal, düşünsel, ahlaksal, fikirsel, kültürel, sosyal ve siyasi afetlerle de karşı karşıya kalmaktayız.

Bu afetlerin tahribat ve yıkım gücü doğal afetlerin gücünden bin kat daha tesirlidir.

Çünkü dünyadaki doğal afetler insanın sadece bu dünyasını götürürken diğer afetler insanın hem bu dünyasını ve hem de öte dünyasını per u perişan ederek mahvetmektedir.

Evet, malumunuz 10 ilimizi etkileyen ve on binlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği yüzyılın felaketi diyebileceğimiz bir deprem oldu. Bir ülke olarak hepimiz üzüldük, ezildik, ağladık ve hüzünlendik, bazen de canlar kurtarılınca sevindik.

Fakat gel gör ki bazı kendini bilmez soytarı fikirli yaratıklar, nerden nemalandıysalar bilemiyorum kinlerini kusmaya başlaya durdular.

Bu modern ırkçılar işi o kadar abartamaya çalıştılar(hâşâ Allah’ı bile sanki onlardan tarafmış gibi yansıtmaya) çalışarak insanlarımızı dinden ve İslam’dan uzaklaştırma gayreti içerisine girdiler.

Bunu yıllardır yapmaktadırlar.

Fakat ne yazık ki kimsenin bunları duyduğu ve bildiği yok.

Bu kendini bilmez soytarı fikirliler bir yerlerden talimat almışçasına utanmadan meydana gelen ölümlerden birilerini sorumlu tutarak, dış ülkelerden ve farklı milletlerden gelen yardımları hazmedemeyerek kinlerini kusmuşlardır ve birçok kitleyi bu yolla tahrik etmeyi başarmışlardır.

Umarım bu maya tutmayacak.

Yıllarca Türklerle Kürtleri ayrıştırmaya çalışanlar işte bu tip yaratıklardır.

Milletimiz, halklarımız bunlardan çok çekti.

Sanatçı diye siyasetçi diye sunucu diye spiker diye yutturmuşlar bu millete.

Her olay ve doğal afet sonrası bu türlere karşı daha sıkı tedbirler almalıyız.

Çünkü bunların tahrip gücü bu afetlerin tahrip gücünden daha çok ve kalıcı etkiler bırakır.

Onun için hem doğal afetlere ve hem de zihinsel felaketlere karşı kendimizi her bakımdan geliştirmeli Faşizme ve modern ırkçılığa karşı da uyanık olmalıyız.