• DOLAR 32.421
  • EURO 34.839
  • ALTIN 2400.673
  • ...

Hz. Süleyman(as), bütün varlıkların dilini bilen bir peygamber idi. O’nun zamanında kendini iyi düşünen ve faydasına olacak şeyleri kaçırmak istemeyen bir adam bir gün Hz. Süleyman’ın yanına geldi. Ey Allah’ın kendisine bütün hayvanların dilini anlama nimetini vermiş olan peygamberi! Benim için dua et! Ben de hayvanların dilinden anlayayım der.

Hz. Süleyman (as): Hayvanların dilini öğrenmen sana bir yarar getirmez. Var git işine. Bu iş senin işin değil der.

Adam tekrar be tekrar gelip aynı şeyi isteyince, Hz. Süleyman(as), adamın isteği için Allah’a dua eder. Allah ona bütün hayvanların söylediklerini anlama melekesini verir.

Adam akşam üzeri evine döner. Bakar ki evinin önünde, evin köpeği ile evin kedisi aralarında konuşuyorlar. Adam durup dinliyor ki, neler neler!...

Köpek, kediye   diyormuş ki: “Sen ne kadar şanslısın! Evin içi de dışı da sana açık. Sahibimizin yediklerinden yiyor, içtiklerinden de içiyorsun. Ama ben! Bir haftadan beri ağzıma güzel bir lokma yiyecek koyamadım. Neredeyse açlıktan öleceğim.”

Kedi de ona şu cevabı veriyormuş: Hiç merak etme! Yarın sahibimizin ineği ölecek. O da kesip, içini, bağırsaklarını, ciğerini atacak. Sen de o zaman karnını doyurursun.”

Konuşmayı dinleyen adam, büyük bir sevinçle koşarak gider, ahırdan ineği çıkarır, hemen pazara götürüp satar.

Ve: “Oh Elhamdulillah, hayvanların dilinden anlamak ne kadar da iyi bir şeymiş!  İneği kurtardım. Yoksa inek boşu boşuna gidecekti.” der.

       Akşam olunca adam evine döner, bakar ki kedi ile köpek yine evin önünde konuşuyorlar. Dinler.

Köpek: “Sen inek ölecek dedin, sahibimiz onu götürüp sattı. Ölmedi, ben yine aç kaldım.”

Kedi: “Hiç merak etme! Yarın sahibimizin atı ölecek! Bütün leşi dışarı atacak. Senin yediğin önünde, yemediğin arkanda olacak.”

Adam aceleden gider atı da pazara götürüp satar. “Bu zarardan da kurtuldum” der.

Akşam olunca evine döner, bakar ki; iki hayvan yine konuşuyorlar. O da konuşulanları dinler. Konuştukları yine aynı şeyler:

Köpek: “Sen atı ölecek! dedin O, atı götürüp sattı. Bu ne iş? Nasıl oluyor?” diyor.

Kedi de: “Merak etme! Yarın sahibimizin devesi ölecek! istediğin kadar yiyecek bulacaksın.”

Adam deveyi de götürüp satar. Adamın artık ölecek hayvanı kalmamıştır. Adam olabilecek bütün zararlardan kurtulmuş olmanın sevinciyle akşam evine döner. Bakar ki evin önünde kedi ile köpek tekrar baş başa konuşuyorlar. Kulak verip dinlemiş.

Köpek: “Deveyi de götürüp sattı. Artık ölecek bir şeyi de kalmadı. Galiba ben inek, at ve devenin ölmesini beklerken açlığımdan öleceğim.” Der.

Kedi: “Hiç merak etme! Bu sefer artık kurtuluşu yok! Sahibimizin kendisi ölecek! Konu-komşu herkes et kesecek, sen de ben de doyarız!” der.

 Bunu işiten adam çılgına döner. Sağa sola koşuşturur. Korku ve sıkıntı basar. Ne yapacağını şaşırır. Hemen hiç vakit kaybetmeden, Hz. Süleyman’ın yanına koşar. Olanları O’na bir bir anlatır. Kendisine bir çare bulmasını ister.

Hz. Süleyman (as) adama der ki: “ ak! Sana bir musibet geldi.

Önce onu senin ineğin karşıladı. O ölecekti. Ama sen onu götürüp sattın.

İkinci kez sana aynı musibet yine geldi. Bu defa da onu, senin atın karşıladı. Musibet senin yerine ona gidecekti. O, ölecek, sen ise kurtulacaktın. Ama sen onu da götürüp sattın.

Üçüncü kere aynı musibet yine geldiğinde ise onu deven karşıladı. Deven senin yerine ölecekti. Sen ise musibetten kurtulmuş olarak yaşayacaktın. Ama sen deveyi de sattın.

Artık seni o musibetten kurtaracak hiçbir şeyin kalmadı. Dolayısıyla da senin ölümün kaçınılmaz” der.

(Bu, gerçeği aynen yaşanmış bir peygamber kıssasıdır. Uydurma hikayelerden biri değildir.)

Sen hayvanların dillerini anlamışsın ama anlattıklarındaki mana ve hikmetleri anlayamamışsın!

Sen, neyin senin için hayır ve neyin de senin için şer olduğunu bilemezsin.

Senin hayır bildiğin şeyler senin için şerrin ta kendisi olabilir.

Senin şer olarak nitelediğin o hayvanlarının ölümleri ise senin için hayrın ta kendisi olabilir.

Sen bilmedin.

Bilemedin.

Hep kafanın dikine gittin.

Ne musibet dinledin ne de başka bir şey.

Öyle bir şey yaptın ki kendi elinle kendi ölümünü hazırladın.

Menfaat çukurlarına düştün de çıkamadın.

Ömür sermayeni de boşuna tükettin.

Ahirette seni kurtaracak amellerin de bir bir elinden çıkıp gitti.

Nihai sonun da geldi çattı ve sen hiçbir şey yapamadan ayrılacaksın.

“Deme: Şu niçin şöyle?

 Yerincedir o öyle.

Bak sonuna, sabreyle

Mevla görelim neyler,

Neylerse güzel eyler.

Hak, şerleri hayr eyler.

Zannetme ki, gayr eyler.

Arif onu seyr eyler.

Mevla görelim, neyler.

Neylerse güzel eyler…