• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

İşgalci Siyonist rejimin 7 Ekim'de başlattığı vahşi saldırı soykırım şeklinde devam ederken, bütün dünya da ekranlardan canlı bir şekilde izlemektedir.

Bir tarafta bütün küfür dünyasını tek vücut olarak arkasına alarak saldıran israil ve diğer tarafta 70 yıldır işgal altında yaşayan ve din kardeşlerinin bile desteğini alamayan Filistin...

Batılı ülkeler, daha ilk saatlerde kayıtsız ve şartsız bir şekilde işgalci siyonistin yanında olduklarını ilan edip hemen bölgeye savaş uçakları ve savaş gemileri gönderirken, İslam Ülkeleri de bir iki istisna dışında, haklıdan yana taraf olup onurlu bir duruş sergilemek yerine, kendilerince tarafları mutedil olmaya davet ettiler. Hatta BM Genel Sekreteri Guterres'in çıkıp, işgalcinin vahşi saldırılarını soykırım olarak tanımlaması bile İslam Ülkelerinin liderlerini bu soykırım karşısında onurlu bir duruş sergilemeye yetmedi. Bu da demektir ki, Siyonist terör çetesine silah gönderen Batılı ülkeler nasıl ki, bu soykırımda suç ortağı iseler, Filistinlilere insani yardım bile yapamazken, hala işgalci ile diplomatik ve ticari ilişkilerini sürdüren İslam Ülkeleri de bu soykırımda suç ortağıdırlar.

Ne yazık ki, Müslümanların kayda değer bir kısmı da hala gaflet içinde ve bu soykırımda suç ortağıdır.

Ancak hemen belirtelim ki, bu zilleti kanıksamak elimizde olduğu gibi, nasuh bir tövbe ile kendimize gelip, zulme karşı kıyam etmek de elimizdedir!

Mesela, Türkiye Müslümanları olarak bu kıyamı gerçekleştirebilecek miyiz?

Tabii, bu soruyu sormamız öylesine değil, bir nedeni vardır. AK Parti'nin İstanbul İl Başkanlığı'nın 28 Ekim Cumartesi günü İstanbul Atatürk Hava Limanı'nda Büyük Filistin Mitingi yapacağını öğrenince, aklımıza gelen ilk soru da bu oldu.

Anılan mitinge Cumhur İttifakının liderlerinin birlikte katılacak olmaları, doğal olarak milyonları ve hatta milyarları da ümitlendirmektedir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, İslam Ülkeleri olarak hâlihazırdaki durumumuz, bu soykırımda suç ortaklığıdır. Müslüman bireylerden de her kim yükümlülüklerini yerine getirmiyorsa, örneğin, hala soykırımcı rejime desteklerini bildiren şirketlerde alışveriş yapıyorsa, bilsinler ki, onlar da suç ortağıdırlar. Çünkü ödedikleri her kuruş, mazlumlara sıkılan birer kurşun oluyor.

Çok geç kalınmış olsa da, bu mitingi önemsiyor olmamızın nedeni, kendilerini Müslüman olarak tanımlayan liderlerimizin yükümlülüklerini yerine getireceklerine dair ümidimiz ve beklentimizdir. Sadece bizlerin değil, dünyanın neresinde yaşıyorsa yaşasın ve hangi din, renk ve milliyetten olursa olsun, hak ve adaletten yana olan herkesin başta Başkan Sayın Erdoğan olmak üzere Cumhur İttifakından bekledikleri biricik şey, artık bu zulme karşı kıyam etmeleridir!

Takdir edersiniz ki, bu da ancak katıksız bir iman ile olur. Çünkü iman varsa, yeis yoktur. Ve iman varsa, her türlü imkân da vardır. İmanın olduğu yerde üzülmek ve gevşemek de yoktur. Çünkü iman, başlı başına bir güçtür!

 Diyebiliriz ki, hem AK Parti Hükümeti ve Cumhur İttifakı ve hem de o mitinge gerek bizzat ve gerekse manen katılacak olanlar şu iki işten birini yapmış olacaklardır:

Ya inançlarını kötüye kullanıp, kendilerince Allah'ı kandırma yoluna gideceklerdir. Ya da inançlarını ve insanlıklarını kuşanıp, zulme karşı kıyam edeceklerdir.

Bizim de temennimiz, dualarımız ve tabii ki, çabalarımız, bu mitingin zulme karşı topyekûn bir kıyamın başlangıcı olmasıdır!