Çocuk katillerine karşı direnen çocuk doktoru
Hatırlamaya çalışalım ve asla unutmayalım.
17 Ekim’de El-Ehli Hastanesi saldırısında tüm dünya ayağa kalkmıştık. 471 kardeşimizin vahşice katledildiği saldırı… Terör devleti ve büyük şeytan ABD bu saldırıyı inkâr etmişti. Fransa; hatalı bir füze sonucu diyerek terörizmi savunmuştu. Sonra hastanenin altında tüneller var hezeyanına sarılmışlardı. Hatta New York Times uzun açıklamalarıyla algı oluşturmak istemiş ve kanıtlar hâlâ yetersiz demişti. Batı yalan ve hileleriyle suçluyu saklama çabasında bocalamıştı.
Peki ya şimdi?
Artık kimse siyonvahşilerinin işlediği savaş suçlarını, cani soykırımını saklama gereği bile duymuyor. Neden? Dünyada İslam ülkesi diye bir yerin olmadığını ve uluslararası kurum ve kuruluşların kuru bir kalabalık olduğunu net bir şekilde gördüler de ondan. Siyonist vahşilerin bu derece kudurmalarının asıl nedeni sözde İslam Ülkelerinin gereksiz ve gayretsiz oluşlarından başka bir şey olamaz.
Binden fazla sağlık çalışanının katledildiği, en az 331 sağlık personelinin esir alındığı (üçü ceza evinde idam edilmiş) ve bilinmez yerlerde en aşağılık işkencelerden geçirildiği… 34 hastanenin kullanılamaz hale getirildiği, 80 sağlık merkezinin kapattırıldığı, 136 adet ambulansa vahşice saldırıldığı… Dahası 823 caminin tamamen 158’nin ise kısmen, 135 okul ve üniversitenin tamamen 353’nün ise kısmen yıkıldığını bilmeyen kalmamış. Buna rağmen ne tepkiler arttı ne de somut adım atan birileri insanlık için meydana çıktı.
Size bir soru: İnsanlık yok edilirken insan olan nasıl susar?
Gazze’nin yetiştirdiği binlerce kahraman arasından… Öncelikle eşsiz profesörü hatırlayalım.
Şifa Hastanesi Ortopedi Bölüm Başkanı, cerrah ve ortopedi profesörü Adnan el Burş, Ocak ayında El Avde Hastanesinden kaçırılan ve 19 Nisan'da işgal altındaki Batı Şeria'da, israil Terör Devleti kontrolündeki Ofer cezaevinde, canavarca işlenen işkenceler altında şehid edilen ve naaşına dahi el konulan kahraman… Yorulmak nedir bilmeyen, hastane hastane gezerek vazifesini canı pahasına yerine getiren… Hani elleri ve beyaz önlüğü kana bulanmış olduğu halde oturduğu sandalyede uyumaya çalışan fedakâr Prof. …
Şimdi gelelim Uzman Dr. Hüsam Ebu Safiyye’ye.. Pediatri ve neonatoloji alanında uzman, cesaret ve irade alanında ordinaryüs..
Gazze’nin kuzeyinde ayakta kalan tek hastane, Beyt Lahiya beldesinin merkezinde bulunan Kemal Advan Hastanesi... İsmiyle müsemma bir hastane.. Elli yıl evvel bir suikastla katledilen Mücahid Kemal Advan’ın adını almış.
Aylarca yardım çağrıları yapan, dünyaya seslenen ve ne yazık ki sesi hiç duyulmayan kahraman Dr. Hüsam Ebu Safiyye’nin müdürlüğünü yaptığı canlı şehidlerle dolu hastane.. “Kalplerimizi yaktılar. Hastaneyi yaktılar. Oğlumu öldürdüler. Oğlumu hastanenin bahçesine gömdüm.” dediğinde gözlerinden akan yaşlara güç yetiremeyen ancak siyonvahşilerinin tamamına meydan okuyan kahraman…
Top ve füze salvoları, keskin nişancıların durmak bilmeyen atışları arasında hastanesini çalışır vaziyette tutmayı başaran bir deha… Hastane personelinin bir birini sabah namazına uyandırırken “Namaz vakti girdi. Uyan ey şehid” diye hitap ettiği şehadet hastanesinin(mektebinin) müdürü…
Aylarca yapılan ölüm tehditlerine ve güvenli şekilde Gazze dışına çıkarılma tekliflerine aldırmadan durmaksızın çalışan pediatri uzmanı… 26 Ekim’de tutuklanıp bırakıldıktan sonra.. Bu izzetli duruşundan taviz versin diye evladı İbrahim’i suikastla kurban etmelerine rağmen o direnmeye devam etmiş. Evladının cenaze namazını ağlayarak kıldırsa da “Oğlum İbrahim’in bu uğurda şehid edilmesi benim için onurdur.” diyecek kadar kahraman…
Çok kısa bir süre sonra 23 Kasımda terör devletinin suikastından yaralı kurtulan… Uyluk bölgesinden altı şarapnel yarası alan ve damarlarında ciddi hasar oluşan… Olanların hiç birine aldırmadan bastonuyla hastalarına koşuşturan… Hastanesini bir an bile terk etmeyen bir irade abidesi..
"Bu bizi durdurmayacak. İş yerimde yaralandım ve bu bir onurdur. Benim kanım, meslektaşlarımın ya da hizmet verdiğimiz insanların kanından daha değerli değil. İyileşir iyileşmez hastalarımın yanına döneceğim." diyecek kadar mütevazı ve cesur bir yiğit…
Ehl-i İman’ın teslim olmayacağını, pes etmeyeceğini ve var oldukça direnişin de var olacağını tüm dünyaya gösteren Gazze’nin binlerce kahramanından sadece biri… Ebu İlyas lakaplı ancak Asrın Kahraman Dr.’u diye nam salan Gazze’li. 21 Kasım 1973'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye mülteci kampında doğan… Evet dünyanın birer mülteci kampı olduğunu gösteren hür doktor…
Yalnızca bir doktor olarak değil, aynı zamanda insanlık onuru ve izzetli direnişin sembolü olarak tarihe geçen… Adanmışlığın ve fedakârlığın destansı yaşanmışlığı..
Peki ya dünya?
Gayretsiz ve de sessiz bir şekilde bu vahşeti izlemeye devam etmekte. Uluslararası çıkar ve menfaatlerini gözetmekten öteye geçememekte. Gerçek o ki; bunun bedelini er ya da geç çok çetin bir şekilde ödeyecek. Hem dünyada hem de ahirette...