Orantısız dağılımıyla, taraflı adaletiyle, ayrıştırıcı etkisi ve yaptırım gücüyle eşsiz bir aparat olan ekonomi, beşeri sistemlerin temel taşını oluşturmakta.

Hukukun, siyasetin, eğitimin, ahlakın, kültürün ve diğer tüm erdemlerin temelini sarsan çok kullanışlı aparat...

Bu nedenle çağımın devletlerinde saf manada erdemden bahsetmek adeta imkânsız olmuş.

Erdem meta, meta erdem.

Ekonomik kalkınmalar, geleceğe dönük tüm plan ve projelerin tek amacı var gelişmiş(zengin) ülkeler ile ekonomik entegrasyon…

Peki, bu entegrasyonun fiziki, zahiri manada oluşturacağı rahatlığa karşı istenen diyet veya verilen bedel ne olacak?

İnsani yani ahlaki jenerasyon...

Basitçe, sen seni sen yapan neyin var ise bana ver, ben de seni ben yapayım.

Kendinden vazgeç ki ben olasın.

Eğer doğu bloku batıyla bir arada ilerlemek istiyor ise evvela batılılaşmalı yani kendisi kalmamalı. Sömürgenin en etkini budur. En tehlikeli ilerleme...

Maddi refaha erişmek için manevi felahı telef etmek...

Fiziksel özgürlük için fikirsel tutsaklık...

Markalı gömlek için gönlü satışa çıkarmak...

Günümüz zalimleri bunun sayesinde diledikleri zaman dilediklerine keyiflerince zulmedebiliyor ise bunun tek sebebi ekonomik entegrasyon vizyonudur. Ekonomik put edinme misyonu...

Örneğin, Gazze’de ateşkesi sağlayacak tasarıya karşı BM'de üç kez (tek başına) veto hakkını kullanan kan içici ABD, Gazze savaşını bitirmek için ateşkes anlaşmasının baş koordinatörü olabiliyor. Sadece bu örnek bile ne derece sömürülebilir olduğumuzu göstermek için yeter de artar.

Bu durumu kabullenebilir olmak en hafif tabiriyle eblehlik olsa gerek.

Peki ya şu batı dayatması ahlaksızlıklar... Neslimizi ifsat eden kiralık örgütlere, derneklere, terör şebekelerine ne demeli?

Adamlar resmen ekonomik yaptırımlar ile (para ile) dünya genelinin ahlakını, namusunu, onurunu, ailesini, vicdanını satın almıyorlar mı? Veya dünya bu değerlerinin tümünü satışa çıkarmamış mı?

Buna da ekonomik entegrasyon çabası, ticari operasyon, kalkınma planı vb. aldatıcı kılıflar uydurulmamakta mı?

Sahi İslam beldelerinin birçok yerinden piyasaya sürülmüş şu onursuz çıbanlar nerden çıkıverdi?

Çocukların cinsiyetsizleştirilmesine destek veren, binlerce çocuğu dağa kaçırıp eli silahlı teröristlere dönüştüren insanlık düşmanı anlamazlar nasıl oluyor da namaz kılan çocuklar için "çocuk istismarı" diyerek soru önergesi verebiliyor?

Kim bunlar? Bizim şehrimizden, çevremizden, mahallemizden bu derece zombileşmiş bu kokuşmuş tasmalılar ne zaman türetildiler?

İnsanı doğasından, fıtratından, özünden uzaklaştırarak insanlığı yok edecek kadar ürkütücü tablolar ne zamandan beridir görülür oldu?

Peki, size sorayım.

Kaç kişiler bunlar?

Ne vaat ediyorlar?

Kaç paralıklar?

Kimin tezgâhından piyasaya sürülmüş bu salyalılar?

Niye dört bir taraftan saldırıyorlar?

Bunları besleyen kanı beş para etmez şu sömürgeci emperyalistlerin ve paralı soytarılarının bize verecekleri nesi var paradan başka?

Veya bizim paraya olan iştahımız bizi ne zamandan beri bu derece ucuzlaştırdı?

Sahi insan kalmak için kaç paraya ihtiyacımız olur?

İnsanlığınız kaç paralık olmuş diye sormazlar mı?

Daha dün dünyaya hükmeden kahramanların evlatları dünyaya mahkûm edilmişler de haberleri mi yok?

Kendimize gelmeli ve kendimiz olmalıyız.

El açmaktan, aş dilenmekten, konfor peşinde koşmaktan, mazlum(kardeş) kanı pazarlamaktan vazgeçmeliyiz.

Biz onlar olmaktan vazgeçtiğimiz gün kendimiz olacağız ve biz kendimiz olduğumuzda onlar bizi sömüremeyecek.

Entegrasyon jenerasyona dönüşmeyecek.

Kalıbın kalitesi için kalbin kararmasına gerek yok.

Doğunun kalkınması için batılılaşmaya gerek olmadığı gibi...