Ortadoğu’da ABD üsleri her tarafta konuşlandırılmış. Tam 58 üsleri aktif bir şekilde çalışıyor. Bu üslerin bir kısmı bulundukları devletlerle bizzat anlaşarak kurulmuştur. Bazıları da bulundukları devletle mutabakat sağlanmamasına rağmen, otorite boşluğundan istifade ederek, o ülkede üs kurmuşlardır. Örneğin, komşumuz Suriye ve Irak’ın birçok yerinde, devletin onayı olmadan ve herhangi bir mutabakat sağlanmadan, ABD kendi üslerini kurmuştur.
Peki, bu üslerin ana görevi nedir?
Birçok şey söylenilebilir ancak bu üslerin ana görevi; Ortadoğu’da siyonist israilin bekası için sürdürülen çalışmalardır. Herkes biliyor ki bugün siyonist israilin Ortadoğu’da yaptığı yıkım ve soykırım, ABD desteğiyledir. Zaten siyonist israilin toplu katliamları, ABD’nin sağladığı sınırsız destek sayesinde gerçekleşiyor. İşte bu desteğe aktif hizmetler yapan ve birçok yerden koordinasyonu sağlayan motor gücü, Ortadoğu ülkelerindeki ABD üsleridir.
Ortadoğu’daki ABD üslerinin kalma gerekçeleri farklı yansıtılsa da, asıl konu, siyonist israilin güvenliğidir. Örneğin, Suriye ve Irak’taki ABD üslerinin ve birliklerinin her ne kadar “IŞİD’e karşı savaşma” gibi gösterilse de bu tamamıyla bir kılıftır.
Hatta PKK ve YPG gibi yapılara silah ve danışmanlık sağlıyorsa da bunu kendine bir aparat olarak görüyor ve siyonist israilin güvenliği için bir baskı aracı olarak kullanıyor. Örneğin, Türkiye’den taviz koparmak ve Türkiye’nin siyonist israile karşı yumuşak karın göstermesi için Suriye’deki PKK/YPG’yi kullanıyor. israil güvenliğine yönelik istediğini aldığında da söz konusu örgütü yüz üstü bırakabiliyor. Ve bugünlerde ABD’nin, Suriye’deki üç üssünü kapatması ve kısmen de olsa askerlerini Suriye’den geri çekmesi bu hesap doğrultusunda okunabilir.
Son birkaç yılda Ortadoğu’nun yeniden şekillenmeye doğru gittiği bir süreçte ABD ve batı emperyalizminin, israil yanlısı politikalarla Ortadoğu’yu şekillendirmeye çalıştıkları net bir şekilde görülüyor. Onların planları ne olursa olsun onun merkezinde siyonist isralin güvenliği vardır. Son iki yılda bu güvenliği sarsan Gazze’deki direnişin kırılması da ana hedef olarak seçilmiştir.
Aslında bugünlerde Ortadoğu’da kaos ve savaşların yaşanması tamamıyla siyonist israilin fitne tohumu doğrultusunda yaşanan gelişmelerdir. Bu kanser, Ortadoğu’dan atılmadıkça bu bölgede rahat edilmeyecektir. ABD öncülüğünde batılı emperyalist ülkelerin, siyonist israile sınırsız güç desteği ve suç ortaklığı devam ettiği müddetçe Ortadoğu’nun istikrara kavuşmayacağı bir gerçektir. Ve bugün bu fitneye yataklık eden ve onları güçlü kılan ana kolların en güçlüsü ABD üsleridir.
Sonuç olarak; Ortadoğu ülkelerinin tümü, siyonist israil tehlikesini görmeli ve ilk iş olarak bu katile sınırsız destek veren ABD’nin hareket alanını daraltmalıdır. Bu doğrultuda soykırımcı israilin saldırgan ve yayılmacı politikalarını dizginleyecek ana etkenlerden bir tanesi, ABD üslerinin kapatılmasıdır. Bu bir başlangıç olabilir ve ardından emperyalist ülkelerin Ortadoğu’da oluşturduğu güç odakları tamamen bu coğrafyadan sökülüp atılmalıdır. Kendi selametini isteyen tüm Ortadoğu ülkelerinin yapacağı ilk iş, siyonist israile alan açan ABD üslerini kapatmaktır.