• DOLAR 35.392
  • EURO 36.514
  • ALTIN 2999.93
  • ...

Gündemdeki konularla ilgili düşünüldüğünde aslında yazılacak çok konu var. Gazze’de devam eden soykırımın kesinlikle unutulmaması lazım; öncelikle bunu ifade etmiş olalım.

Dün sosyal medyaya yansıyan bir görüntü vardı. Soykırımcı israile destek veren bir işletmeye tepki gösteren kadınlara, orada kendini bilmez bir iki kişinin müdahalesi gerçekten rahatsız ediciydi. Habere göre, olay İstanbul Sarıyer’de yaşandı.

Saldırgan, sözlü protestoyu yapan vatandaşlara hem fiziki müdahale ediyordu hem de tehdit savuruyordu.

Demek ki hâlâ siyonist yandaşlığı suç sayılmamış, kötü addedilmemiş olmalı ki katliamı finanse edenler bir de cüretkâr davranabiliyorlar.

Yazık oluyor. En azından birilerinin antisemitizme karşı geliştirdikleri refleks gibi, siyonizm yandaşlığı da soykırıma, katliama arka çıkmak gibi bir durum diye değerlendirilip tepki sebebi olmalıdır.

 

Silah Bırakmayı/Bıraktırmayı Konuşun, Kürt Meselesini Değil!

Şu an konuşulan bir diğer mesele de cezaevindeki Abdullah Öcalan üzerinden PKK’ya silah bıraktırma meselesidir.

DEM’den Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, İmralı’ya gidip Öcalan’la görüştükten sonra şimdi de kimi partileri ziyaret ederek görüşüyorlar. Görüşmelerde Ahmet Türk de yer alıyor.

Aslında konu çok açık; neyin konuşulduğunu da pek merak etmeye gerek yok diye ifade etsek yerinde olur.

Mesele, Kürt meselesi olamaz; çünkü Kürt meselesini konuşmanın yeri ne İmralı ne de DEM’dir. Hadi tümden yok saymanın doğru olmadığını değerlendirerek, bu meselenin konuşulacağı yer sadece bunlar değil diye düzeltelim.

Konu Öcalan’ın PKK’ya silah bıraktırma çağrısı yapma meselesiyse, o zaman kim kime neyi verecek veya kim hangi tavizi verecek diye ortada o kadar konuşulacak bir sorunun olmaması gerekiyor kanaatindeyim. Zaten -doğruysa şayet- Öcalan da bir kere sürece destek vermeye hazır olduğunu ifade etmiş.

Şunu net ortaya koymak lazım ki görüşmeler, konuşmalar, ziyaretler, iltifatlar yine bir aldatmacadan ibaret olmamalı. Kürtlerin çektiği sıkıntılar birilerinin “alan kapma” malzemesi yapılmamalı ve buna müsaade edilmemelidir.

Çünkü geçmiş dönemde yapılan sözde müzakerelerin faturası, Kürdüyle Türküyle bu milletin çocuklarına kesildi. Özellikle Güneydoğu’da şehirler harap edildi. Maalesef niyet kötü olunca, tribünlerde yapılanların sonu pek iç açıcı olmuyor.

Bunu net ortaya koyalım: Burada mesele Kürt meselesi değildir. Hükümet tarafı, muhataplarla eğer bu konuyu konuşacaksa, daha işin başında yine yanlış yapılıyor ve yapılan yanlışın doğru sonuç vermesinin de imkânı yok, olamaz.

Karşı tarafın da bu konuyu malzeme yapmaktan artık vazgeçmesi lazım. Yıllardır Kürtlere çektirdikleri eziyetin haddi hesabı yoktur.

Bugüne kadar Kürtler, PKK’dan gördüğü zararı başka hiçbir örgüt veya oluşumdan görmedi.

Sonuç itibariyle burada silah bırakmayı silahı taşıyanlarla konuşursunuz, sıkıntısı yok; ama Kürtlerin meselelerini birilerinin alan kapma malzemesi yapmaya kimsenin hakkı yoktur, olmamalıdır.