Gazze’de insanlar ölüm kalım arasında hayatta kalma mücadelesi verirken, ülkenin gündeminden adeta kir ve çirkeflik akıyor.

Kötülük anlamında her alanda istatistikler insanı ürkütüyor. Terörün önlenmesi, uyuşturucunun bitirilmesi, cinayetlerin engellenmesi, yolsuzluk ve hırsızlığın ortadan kaldırılması için sarf edilen emek ve para, aslında nasıl büyük bir kötülükle karşı karşıya olduğumuzun açık göstergesidir.

Yüzlerce, binlerce operasyon ve baskın yapılmış; ama şu an o sayılan kötülüklerin neredeyse girmediği yer kalmamıştır.

Demek ki bataklığın kurutulması lazım. Sineklerle uğraşmak, tam bir netice elde etmeye götürmeyecektir.

Annesini pencereden atacak kadar okuyan cahiller, anne babasını ve abisini öldürecek kadar gözü dönmüş yaratıklar…

Uyuşturucu, alkol, ahlaksızlık, çıplaklık… Bunlar elit, çağdaş ve düzeyli olmanın göstergesi diye pazarlanıyorsa, iki yakamızın bir araya gelmesinin imkânı yoktur.

Aylardır, hatta yıllardır bu milletin tepki gösterdiği birkaç TV programı dahi yayından kaldırılamayınca, pusuda duran ahlaksızların hepsi daha ötesine cüret ederek en kötü sahneleri “fragman” diye yayınlamada bir beis görmediler.

Televizyon ekranlarına hükmedenlerin, hiçbir kural tanımadan kendi dünyalarındaki çirkeflikleri ekran üzerine taşımaları ve bundan herhangi bir müeyyideyle karşılaşmamaları, bataklıkla kimsenin ilgilenmediğinin açık ve net göstergesidir.

Müslüman bir memlekette ekrana çıkarılan profillere bakıldığında, asıl amacın ahlaksızlığın ve çirkefliğin yayılması olduğu net bir şekilde görülecektir.

Reklamlar üzerinden yürütülen operasyonlar da dikkatlerden kaçmıyor. Bir terliğin, bir çöp kutusunun reklamında sergilenen rezaletler, amacın sadece çöp kutusu satmak olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.

Salt bir olay üzerinden söylemiyorum; ancak uyuşturucu, çıplaklık ve zırvalık basın-yayının köşe başlarına kadar sokulmuşsa, bunu sokakta önlemenin imkânı olmayacaktır.

RTÜK ne için vardır ve hangi güne durmaktadır? Neredeyse üryan vaziyette günün haberlerini sunanların, siyasi program yapanların engellenmesinden başlamak lazım. Her şeyin bir ölçüsü olması gerekmez mi? O ekrana çıkacak kişilerin de kıyafetlerinin, kalkıp oturmalarının da bir ölçüsü ve adabı olmalıdır.

Hassasiyetleri nedeniyle benzer figürlerin film veya komedilerini izlemeyen birçok insan, haberleri izlemek durumundadır. Temizliğe buradan başlamak gerekir.

Basın ahlakından uzak, halkın değerlerinden habersiz kişilere televizyon açtırmamak, gazete kurdurmamak lazım. Her parası olana bu alanı açarsanız, yarın öbür gün kendi kültür ve değerlerinden uzak, kendi vatanına ve memleketine düşman bir neslin peyda olması büyük ihtimaldir.

Kötülüklerin önüne geçmek için yapılan operasyonların yanında, bir de kültür mutfağından, basın-yayın alanından ve ekran yüzlerinden başlamak gerekir.

Unutmayalım; “Temiz Ekran”, temiz bir toplumun inşasında çok büyük bir etkiye sahiptir.