Hep insanlık dışı hep kalleşçe saldırıyor!
Gazze konusu geri dönüşü olmayan bir sürece evrilmiştir. Şu an bütün bir işgal süreci içerisinde görülmemiş büyüklükte ve vahşette zalimane bir katliam ve soykırım işleniyor.
İsrail işgal güçlerinin önceki gün Lübnan toprakları içerisinde HAMAS’ın liderlerinden Salih el Aruri’ye karşı işlediği suikast ise üç aya yakındır işlenen vahşetin seyrini ve boyutunu da değiştirmiştir.
Siyonistler işledikleri bu cinayetle artık çevre ülkelerin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini de kabul etmediklerinin işaretini verdiler.
Ne yapıp edip bölge ülkelerinin önce dikkatlerden uzak, sonra da bütün dünyanın kulağını sağır edecek o; ‘Birlikte hareket etme kararını aldık’ açıklamasını yapmaktan başka seçenekleri kalmamıştır.
Aksi takdirde hepsinin tek tek onur ve izzetiyle oynanacak, hepsinin egemenlik ve toprak bütünlüklerine suikastlar gerçekleştirilecektir. Çünkü saldırıları hep insanlık dışı ve barbarca, hep kalleşçe olmaktadır! Salih el Aruri’ye yapılan saldırı örneğinde olduğu gibi. Dün yine İran’da iki saldırı oldu. Gazze ölüyor, buna çözüm bulunmadan başka yerlerin ateş çemberine dahil edilmesi ameliyesi yapılıyor. Dikkatler dağıtılıyor. Ve Gazze’yi tam işgal etmek için başka bir iki ülkenin daha savaşa dahil edilmesi amaçlanıyor. Şu an buna güçlerini de hazırlıklarını da yeterli buluyorlar.
Türkiye’de MOSSAD’a yönelik gerçekleştiği ifade edilen operasyonlar da eğer gerçekten aktif ve hareket halindeki hücrelere yönelik yapılmışsa, belki de muhtemel cinayet veya cinayetlerin önüne geçmek için yapıldı, isabetlidir ve yerinde operasyonlardır; ancak diğer İslam ülkeleri ile birlikte bir inisiyatif alınmazsa şayet, maalesef ileriki süreç için bu muhtemel cinayetlerin önüne geçmek zor olacak gibi.
Birkaç gün önce Suriye’de şimdi Lübnan’da ve İran’da yarın öbür gün başka yerde bunlar, saldırılar gerçekleştirseler şayet, bölge barışı diye bir durumdan söz edilemez olacaktır. Ve işgalci israil bütün ülkelerin içine daha çok operasyon ve saldırı gerçekleştirecektir demektir.
Onun için israilin anladığı dilden cevap vermenin zamanı çoktan geçmiştir. İsrail bir taraftan ateşkes ve ordusunun bir kısmını Gazze’den çekmeye çalıştığının haberlerini yaptırırken, diğer tarafta başka ülkelerde suikastlar gerçekleştiriyor. O açıdan sürecin hiçbir aşamasında güven duymak olmamalıdır.
İsraile güven duyan, kendi güvenliğini bitirmenin kapısını aralamıştır demektir. Ne ona güven duymak ne de ondan korkarak çekinmek onu dizginleyemeyecektir. Onu durduracak en güçlü silah, kararlılık göstermek ve hıyanet dolu çıkışlarına karşılık teyakkuzda olunduğunun işaretini vermektir.
Katliam ortağı ABD’nin Dışişleri Bakanı yine Türkiye’ye geliyormuş. Bunlarla hangi konuyu müzakere ediyoruz sahiden? Bunlar israilin yanında Gazze’de savaşan taraftır. İsraile gönderdikleri silahlarla kadın, çocuk, sivil on binlerce insan katledildi. Güç ve kuvvet toplamaktan, birliğimizi sağlamaktan başka bu zalimleri durduracak başka bir yol ve yöntem yoktur. Ona yoğunlaşmak lazım.
Rehber ve önderleri, liderleri şehit edilen İslami hareketlerin diğer batıl hareketlerin aksine daha da bilendikleri, örneklerle sabittir.
Salih El Aruri’nin şehadeti hareketin daha çok güçlenmesine ve israile dünyayı dar edecek seviyeye yükselmesine vesile olacak diye düşünüyorum. Allah şehadetini kabul eylesin, mekanını cennet eylesin.
Not: HÜDA PAR dün yerel seçimlerle ilgili kararını açıkladı. Buna göre; bazı yerlerin dışında seçimlere kendi logo ve adaylarıyla katılım sağlayacaktır. Hayırlı olsun, Allah utandırmasın!