Konunun analizini yapmadan önce şu vurguyu yapalım.

Sehven ya da bilinçli, ihmalden ya da oyuna gelerek bir katliam yapıldı Uludere kırsalında, Robaski`de. Bunu kabul edelim de ondan sonra konunun detayları üzerinde dururuz. Tepkiler genellikle beklendiği gibi oldu. Sadece MHP`nin ilk günlerdeki keskin tavrı şaşırtmıştı beni. Cenaze görüntüleri, kaymakama yönelik saldırı ve BDP kanadından gelen açıklamalar MHP`yi normal çizgisine çekti. Devlet Bahçeli, yaptığı son açıklama ile durdukları esas yeri bir kez daha net bir şekilde ortaya koydu; 'Asker yapması gerekeni yapmıştır.'

Hükümet ve aynı çizgideki yayın organları tedirgin bir bekleyiş süresi geçirdiler ilkin. Basın, Hükümetin hışmına uğramamak için uzun süre resmi açıklama yapılmasını bekleyip bir yorumda bulunmadı. Hüseyin Çelik`in 'operasyon hatası' şeklindeki sözleri resmi bakışı ifade etmesi açısından ibret vericiydi.

CHP`nin tepkisinde Kılıçdaroğlu`nun gafı belirgin bir şekilde kendini gösterdi.

Olaya balıklama atladı Kılıçdaroğlu ve sanırım işin kaçakçılık ile bağlantısından dolayı 33 kurşun katliamı ile bağlantı kurmak istedi. Ama buna gaf mı dersiniz, tarihi iyi okuyamama mı dersiniz bilmem de bu olayla 33 kurşun olayını birleştirmeye çalışmak en basit tanımlama ile kendi ayağına kurşun sıkmaktır. Öyle ya 33 kurşun olayı 1943 yılında cereyan etmiştir ve o dönemde iktidarda CHP`nin tek parti hükümeti bulunmaktadır.

Müsaadenizle olayı kısaca özetleyelim: Van`ın Özalp ilçesinde 33 kişi kaçakçılık yaptıkları gerekçesi ile tutuklanır. Mahkemeye sevk edilirler; ama mahkeme bunları serbest bırakır. Onları yakalayıp mahkemeye sevk eden 3. Ordu komutanı Mustafa Muğlalı mahkemenin kararını içine sindiremez ve 33 kişiyi tekrar tutuklayıp kırsalda kurşuna dizdirir. 33 kişiden sadece bir kişi kurtulur.

CHP hükümeti Muğlalı ile ilgili basit bir idari soruşturmaya karar verir ve konu kapatılır. Ta ki Demokrat Parti iktidara gelinceye kadar.

Demokrat Parti iktidarında Muğlalı yeniden yargılanır ve hapse atılır. Hapiste delirdiği ve intihar ettiği iddia edilir.
İşte Kemal Kılıçdaroğlu, 33 kurşun olayını hatırlatarak CHP`nin günah defterlerinin yeniden açılmasına neden olmuştur. Bunun siyasi tanımını yapmak gerçekten zordur.

Ana muhalefet böyle garipliklere imza atabiliyor. Bu yüzden Başbakan rahat ve siyaset arenasında durmadan rakiplerine el ense çekmeye devam ediyor.

Tekrar katliama gelelim.

Uludere/Roboski olayında Savcılıkların soruşturmaya başlaması, tazminatın hükümet tarafından gündeme getirilmesi katliamın acılarını hafifletmese de önemli gelişmelerdir. BDP`nin tavrının da garipsenecek bir tarafı yoktur.
Kaymakamın dövülmesi de cenazelere örtülen bayraklar da güç gösterisinin, 'daha ölmedik' mesajının ilanı içindir.
Biliyorsunuz son zamanlarda TSK`nın operasyonlarında Pkk büyük zayiatlar verdi.

Öcalan`la avukat görüşlerinin kesilmesi, avukatlara yönelik operasyon, talimatla hareket eden siyasi figürler için sudan çıkmış balığa dönmek gibi bir şeydi.

Kimse kendi başına hareket etmeye, yeni bir şey söylemeye cesaret edemiyordu. Herkes Baydemir olayından gerekli dersi çıkarmıştı. Kimse sonu özeleştiri vermeye, aşağılanmaya varacak maceralara girmeye niyetli değildi.

Bu katliam bir tür can simidi idi BDP`liler için. Basının bu katliama ilişkin tutumu için uzun değerlendirmeler yapmak gerekebilir, o yüzden şimdilik bu konuya girmiyoruz. Ama 'bir kesimin' berraklaşan tutumu için birkaç kelime etmeden de duramayacağız.

Mehmet Baransu ve Emre Uslu`dan söz etmek istiyorum.

Biri polis, biri ise polis muhabiri ya da muhbiri… İkisi de Amerika`dan icazetli, ikisi de Taraf yazarı, ikisi de Beşir Atalay ve Hakan Fidan karşıtı.

İkisinin de Pensilvanya`ya yakın oldukları söyleniyor. Özellikle Baransu bu olaydan yola çıkarak Erdoğan`ı hedefe oturttu.
'Kasımpaşalı Tayyip`ten mi korkacağım?' şeklinde sokak ağzıyla Başbakana cevap yetiştirmeye çalıştı.

Başbakan da cevap verdi; ama bu iş kapanmadı.

Görünen o ki ipler biraz daha geriliyor.

Pensilvanya, has adamları vasıtasıyla değil tetikçileri aracılığıyla hükümete yükleniyor. Biz de siyasi geçmişini göz önünde bulundurarak diyoruz ki; Tayyip bunları not ediyor.

Sanırım Uludere katliamı vesilesiyle uzun notlar tutmuştur.