Hamas vesilesiyle kimin dost, kimin düşman, kimin hain ve kimlerin münafık oldukları ve bunların gerçek yüzleri ortaya çıktı.
7 Ekim 2023’te başlayan İsrail-Filistin savaşıyla birlikte dünya siyaseti ve insanlık safları net bir şekilde belli oldu. Bu zulüm karşısında vicdanlı insanlar tercih yapmak zorunda kaldılar. Halkların çoğunluğu tercihlerini Filistin’den yana yani mazlumdan yana, haklıdan yana tercihlerini ortaya koydular. Bu tercihi görev bilinciyle yerine getirdiler. Yer yer grevlerle, protestolar sivil eylemler ve en son da dünya genelinde Sumud Filosuyla saflarını net bir şekilde belli ettiler. Bir başka beklenti de devlet liderleri ve idarecilerin nerede/kimden yana durdukları idi. Maalesef görüldü ki liderlerin çoğu o cesareti ve duruşu göstermediler. Zalimlerin yanında durmayı tercih ettiler. Bu tercihleri onları zillete sürükledi. Liderlerin bu acziyetleri zalim israilin zulmünü daha da şiddetlendirdi.
Dolayısıyla bu zulüm karşısında dünya iki kutba ayrıldı: Bir cephede israil ve onun yandaşları diğer cephede ise bütün imkânlarıyla Filistin’in yanında yer alanların cephesi oldu. Vicdanlı İnsanlar Tek Saf Oldular.

Bu savaşın ortaya çıkardığı en önemli gelişme, vicdanlı insanların aynı safta buluşması oldu. Dünyanın dört bir yanında insanlar yüksek sesle şunu haykırdılar“ israil bir terör devletidir!”

Özellikle Batı ülkelerinde, inançlısı ve inançsızı, tüm baskılara rağmen Filistin’in yanında yer aldılar. ABD başta olmak üzere birçok ülke kendi halklarına baskı yaparak Filistin’e verilen desteğin kesilmesini istedi. Ancak tüm bu baskılara rağmen insanlığın vicdanı zulmün karşısında durdu, mazlumdan yana tavır aldı.

İsrail’in Dostları Sıraya Girdi

Saldırıların hemen ardından Avrupa’dan birçok üst düzey lider Tel Aviv’e koştu. Dostluklarını gösterdiler. Dayanışma göstermek için adeta sıraya girdiler. Giden isimlerden bazıları şunlardı:

Ursula von der Leyen – Avrupa Komisyonu Başkanı

Roberta Metsola – Avrupa Parlamentosu Başkanı

Olaf Scholz – Almanya Şansölyesi

Emmanuel Macron – Fransa Cumhurbaşkanı

Petr Fiala – Çekya Başbakanı

Karl Nehammer – Avusturya Şansölyesi

Marcel Ciolacu – Romanya Başbakanı

Nikos Christodoulides – Kıbrıs Cumhurbaşkanı

Katalin Novák – Macaristan Cumhurbaşkanı

Nikolai Denkov – Bulgaristan Başbakanı

Giorgia Meloni – İtalya Başbakanı

Mark Rutte – Hollanda Başbakanı

Hepsi farklı zamanlarda Tel Aviv’de boy gösterdi. Söylemleri ortaktı israil’in kendini savunma hakkı meşrudur ve israil’in yanındayız beyanları.

Kimi destek için sembolik ziyaretler yaptı, kimi bayrak astı, kimi dayanışma fotoğrafı verdi

Filistin’in Yanında Söz Var, Adım Yok

Peki, Filistin’in yanında kim vardı?
Bildiğimiz kadarıyla hiçbir İslam ülkesi lideri Gazze’ye ya da Ramallah’a gitmedi.

İslam ülkeleri, dostluk ve kardeşlikten sık sık söz etseler de, Hamas’a selam göndermekten dahi çekindiler. Öte yandan aynı dönemde Filistin halkının acıları dillere pelesenk oldu. İspanya, İrlanda ve Norveç, Filistin’i tanıma yönünde adımlar attı. Birçok ülke “ateşkes”, “insani yardım koridoru” ve “iki devletli çözüm” çağrısı yaptı. Ancak iş somut adımlara, yani ziyarete gelince tablo değişti.

Gerçek şu ki:

Hiçbir İslam ülkesi lideri Gazze’ye adım atamadı.

israil’in işgali, abluka ve güvenlik bariyerleri buna izin vermedi.
Bu durum akıllara şu soruyu getiriyor:
“Dostluk, kardeşlik sadece toplantı salonlarında edilen laflardan öteye geçmedi.

Bir yanda israil’in kapısında sıraya giren Avrupalı liderler, diğer yanda dostluklarını dile getirmekten öteye geçemeyen İslam ülkeleri… Bu tablo, Ortadoğu’da ve İslam dünyasında derin bir hayal kırıklığı yarattı.

Bu satırları yazarken gelen haberlere göre ateşkesin ilan edildiği haberleri geliyordu. Henüz anlaşmanın detayları kamuoyuna açıklanmamıştı. ileriki zamanlarda hep birlikte hayırlın haberler alırız inşallah. Allah'a emanet olunuz.