Geçen analizlerimizin birisinde de ele almıştık. Her sistemin bir anayasası vardır.

Matematiğin, mühendisliğin, muhasebenin anayasası sadece 9 rakamdır. (1-9. 0’ı da ilave sayabilirsiniz)

Tüm dünya kültürlerinin geçmiş, an ve gelecek müziklerinin anayasası 8 notadır.

Tüm dünya dillerinin, yazılı ve sözlü edebiyatının, basın-yayının anayasası 30 kadar harftir.

Çevremizdeki bütün fiziki eşyanın anayasası, ana terkibi 117 kadar elementtir.

Tüm yazılım ve algoritmanın (yapay zekâ da buna dâhildir) anayasası sadece 2 rakamdır. 1 ve 0. İnsan mantık ve düşünme sistemini referans alır.

Çevrenizde gördüğünüz sınırsız sayıdaki renklerin anayasası sadece 3 renktir. (Sarı, Kırmızı, Mavi)

Bu liste daha da uzatılabilir ve genişletilebilir. Zira İlahî yasada böyle bir sadelik ve zenginlik söz konusudur. Biri birinden türetilir ve üretilir.

Diğer bütün kanunlar, kararlar, tüzükler, yönetmelikler, genelgeler, tebliğler, talimatlar, inisiyatifler, hepsi anayasadan doğar ve anayasanın yavrularıdır. Bu sistematiğe “Yasalar Hiyerarşisi” ya da “Normlar Hiyerarşisi” de denilir. Yukarıda sayılan sistemlerin hepsinde de esasında bu tarz bir kategorilendirme kendi şartları içerisinde söz konusudur.

Mahir bir mühendis, bir muhasebeci, bir matematikçi; en yüksek seviyedeki projesini, muhasebesini, işlemlerini bu 9 rakam üzerine temellendirebilir ve bu 9 rakam ona sınırsız sayıda, sınırsız kombinasyonda işlem yapma şansı sunar. Herhangi bir tıkanıklık, güçlük söz konusu olmaz. Bu yüzden matematikte sayıların sonsuzluğuna hükmedilir.

Tarihte örnekleri görüldüğü gibi yetenekli bir Müzisyen çağlar boyu albenisini koruyan müzikleri bu 8 nota üzerinden üretebilir. Bu 8 nota her milletin, her kültürün duygularına hislerine tercüman olacak müzikler için yine sınırsız makam, beste kombinasyonları sunar.

Dünya dillerinde ortaya çıkan edebiyat ve bileşenleri; 30 kadar harfin neleri dile getirmeye kadir olduklarını anlatmaya burada mecalimiz yetmez.

Alanında uzman bir kimyager ile bir laboratuvara girerseniz, elementlerin değişik kombinasyonlardaki terkipleri ile sizi adeta bir hülyalar dünyasına taşıdığına şahitlik edebilirsiniz. Hatta rahatlıkla söyleyebilirim ki; orada Allah’u teala’nın “Kun Fe Yekun” emrinin tecelli ve tezahürlerini müşahede edebilirsiniz.

Yine alanında etkin ve yetkin yazılımcıların, yazılım dünyasında, en barizinden yapay zekâyla ve diğer programlarla bu alanda ne harikalar vücuda getirdiklerine hep beraber şahitlik ediyoruz. Bütün bu olağanüstü iletişim ve bilişim dünyası sadece 0 ve 1 mantık kapıları üzerinden kodlanıyor. Bilgisayar işlemcisi de (CPU) bütün bu sınırsız tasarımları 0 ve 1 leri okuma sureti ile masamıza önümüze getiriyor.

Bu anayasaların sahada uygulamasına gelince; her bir sahanın uzmanı bu sahanın anayasası temelinde önce teorisini sonra da pratiğini icra ettirir. Bir kısmında ise insanın dışında, kimisinin doğa kimisinin tabiat dediği, aslında ise “kudret elinin” işlediği teori ve pratik icrası söz konusudur. Kısacası tüm bunlar Evrensel İlahi Anayasasının birer şubeleridir. Bunlar gibi Kur’an’ı Mübin de kendi dünyasının ana yasasıdır.

KURAN-I KERİM İSLAM SİSTEMİNİN ANAYASASIDIR.

Kura’n-ı Kerim’deki 6000’in üzerindeki ayet kendi sisteminin anayasasıdır. (Elbette Ahkâm ayetleri çok daha azdır. 500 civarındadır.)

Genel manada bu ayetlerin her birisi direkt bir hüküm değildir. Rakamsal işlem gibi, bir beste gibi, bir dil gibi, bir bileşik gibi, bir renk ya da bir algoritma gibi bir hükmün meydana gelebilmesi için gerekli “TERKİBİ” verir. Fakat bunun için alanında yetkin, ciddi Müçtehitler, Mücedditler, Müfessirler, Muhakkikler, Muhaddisler, Müdderisler, Muallimler gereklidir.

Kur’an-ı Kerim İslami sistemin anayasasıdır. Kur’an-ı Kerim’e bağlı bir yasalar ya da normlar hiyerarşisi de mevcuttur.

Kur’an-ı Kerim; anayasa, Sünnet-i seniyye; kanun, mezhepler; tüzük, meşrepler ve menheclerin metotları ise bir yönetmelik mesabesinde konumlandırılabilir bu hiyerarşide. Fakat tüm bu alt disiplinlerin Anayasaya yani Kura’n-ı Kerim’e bağlılığı netleştirilirse sistem vücut bulur.

Nasıl ki bir kanun, Anayasa ile çeliştiğinde; Anayasa esastır ya da bir tüzük kanun ile çeliştiğinde kanun esastır ya da bir yönetmenlik maddesi tüzük ile çeliştiğinde tüzük esas alınırsa bu metot bu sistemsel hiyerarşide uygulandığı zaman sistemin taşları yerine oturur.

Yukarıda işaret ettiğimiz Müçtehitler, Mücedditler, Müfessirler, Muhakkikler Muhaddisler Müderrisler, Muallimler bunun için gerekli ve elzemdir. Resulullah aleyhisselatu vesselamın “Şüphesiz Allah, bu ümmete her yüzyıl başında, dini onlar için yenileyecek birini gönderir” (Ebu Davud, Sünen, Melahim.) buyruğu bu meselenin ehemmiyet ve aciliyetine işarettir.

Ümit ve beklenti içindeyiz vesselam.