Dünya tarihinin en büyük soykırımlarından birisi yaşanırken, kınama ile yetinenlere, bir şey yapıyor gibi görünüp de hiç bir şey yapmayanlara yazıklar olsun. Bugünkü tablodan, halkı Müslüman olan liderlerin suskunluğunun payı büyüktür. Her geçen gün, bu meselenin sadece Gazze ile sınırlı olmadığını ve tüm Müslümanlara açılan topyekûn bir savaşın olduğunu daha net görüyoruz. Hepimize açılmış bir savaş vardır ve şerefimiz ayaklar altına alınmaktadır.
Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı el-Karadaği şöyle dedi:
"Bir taraftan Gazze'de katliam sürerken, diğer taraftan Mescid-i Aksa çiğneniyor, avlularında 'Muhammed Öldü' sloganları atılıyor.
Bu olanlardan tam anlamıyla İslam ülkelerinin yönetimlerini sorumlu tutuyoruz. Onlar, utanç verici bir sessizlikle doğru tavrı gösteremedi. Allah sizden, ilk kıbleniz için ne yaptığınızı soracaktır.
Dünya sevgisi ve ölüm korkusu, kendisine Müslüman’ım diyenleri öyle bir tutsak etmiş ki, artık Peygamberlerine bile bir hakaret edildiği zaman herhangi bir tepki göstermiyorlar. Bu Peygamber, sadece Gazzelilerin veya Filistinlilerin değil, tüm İslâm Ümmeti'nin peygamberidir.
Ama İslam Ümmeti, bir türlü ayağa kalkmıyor ve zalimlerin yakasına yapışmıyor.
Gelin de şu İngiliz politikacıya hak vermeyin!!!
İngiliz politikacı George Galloway şöyle dedi:
“Eğer gerçekten İslam dünyası diye bir şey olsaydı, Gazze'deki katliamlara sessiz kalmazlardı."
Bütün bu olanlardan sonra yanlız bırakılmış bir Gazzeli şöyle dedi:
"Resulullah'a haber ver. İslam ümmeti bizi yalnız bıraktı. Kardeşlerine ihanet ettiler."
Gazzeli adam, israil saldırılarında şehid olan yakınının defni sırasında bu hakikati dile getirdi.
Halkı Müslüman olan ülkelerin, kınama tavırları, artık kabak tadı vermeye; hatta büyük bir tiksinti uyandırmaya başladı.
Bu onursuz tavır üzerine artık Filistin Direnişi de İslam Ümmetine farklı tondan sitem etmeye başladı; İslam Ümmeti'ni, kınamayı bırakıp artık eyleme geçmeye çağırdı.
İngiltere ve Fransa, terör çetesi israilin geldiği noktayı, aşırılık olarak bulduğunu ve derhal bu politikasına son vermeye çağırdı.
İrlanda, siyonist şirketlere ticaret yasağını getirmeyi konuşuyor.
İspanya, silah ticareti yapmayı yasaklamakla kalmayıp Siyonist gemilerin, kendi limanlarına demirlemesini bile yasakladı.
Avustralya Başbakanı çok net ifadelerle, israili savaşı ve işgali durdurmaya çağırdı.
israilin en büyük destekçilerinden birisi olan Almanya bile, bu savaşın artık HAMAS'a karşı verilen bir savaş olmaktan çıktığını ve son bulması gerektiğini söylüyor.
Bu liste uzayıp gidiyor.
Peki Türkiye'de durum nasıl?
Nutuklar bol ama icraat çok zayıf...
israile giden yakıt hala Türkiye üzerinden gidiyor. Kardeş denilen Azerbeycan yönetimi, israilin neredeyse en büyük müttefiki...
Şaibeli ticaret söylentilerinin ardı arkası kesilmiyor.
Bütün dünyada terör çetesi israil aleyhinde böyle bir konsensüs sağlanmış iken, sadece afaki çağrılarla yetinmek yerine, bunun öncülüğünü yapıp bir eylem planı ortaya koymak gerekir. Siyonistlere "dur" diyen tüm ülke başkanları, İstanbul'a davet edilmeli, acil bir eylem planı ortaya konulmalıdır.
Derhal askeri müdahale, barış gücü, Siyonistlerin siyasi ve ekonomik izolasyonu müzakere edilmeli, hiç zaman geçirmeden de Avrupalı anti siyonist devletlerin de dahil olduğu bir askerî gücün himayesinde, yardım koridoru açmalı; bu koridora ve yardım görevlilerine yapılacak bir saldırının savaş sebebi olduğu ilan edilmelidir.
Çocukların diri diri yakıldığı bir soykırım ortamında, askeri seçenekten başka da bir yol yoktur.