Suriye`de hem direniş hem de katliam devam ediyor. Zalim Esad`ın memurları her türlü vahşete imza atmakta bir beis görmüyorlar. Her gün en az 20-30 kişi hayatını kaybediyor.

Garip tartışmaların içine giriyoruz bu olanlara bakarken.

Ortada bir zulüm ve katliam varken insani değerlerimizi kaybetmişçesine 'Katliamlar tamam da Esad sonrası ne olacak?' şeklinde sorular soruyor, siyasi komplolardan söz ediyoruz.

Bu arada hangi siyasi projenin figüranı olduğu belli olmayan tipler pazarlanıyor 'muhalif' adı altında. Direniş lekelenmek isteniyor.

Birileri durmadan açıklamalar yapıyor Amerika ve israil`i rahatlatmak için.

'Bizim muhatabımız Hamas değil FKÖ olacak' diyor ve israil`e göz kırpıyorlar.

'Bölge ülkeleri ile iyi ilişkiler kuracağız' diyorlar. Bunlara bakıyor ve bir zalimi aklama gayretine düşüyoruz.

Karşılıklı olarak yapılan dezenformasyonun rüzgarına kapılıyor ve bir yerlere rezerv koyuyoruz. Katledilen mazlumları, ırzı kirletilenleri, zindanları göz ardı ediyoruz.

Hama`yı dudak ucuyla anıyor, ülkeyi terk etmiş olan yüz binlerce kişiyi, zindanlarda öldürülen, kendisinden haber alınamayan on binlerce kişiyi kale almıyoruz.

Esad ailesinin siyonistlerden daha fazla Müslüman katlettiğini unutuyor, Filistin ve Lübnan Hizbullah`ının onurlu direnişini bir zalimin himayesine bağlıyoruz.

Bu arada halk hareketlerinden dolayı tezgahın bozulduğunu göremiyoruz. Emperyalistin paniklediğini fark edemiyoruz.

Evet, bu coğrafyada taşlar yerinden oynamıştır. Artık hiçbir zaman siyonistler rahat edemeyecektir. Hiçbir yönetici halka rağmen ülkesini siyonistlere peşkeş çekemeyecektir. İnsanlar artık bedel ödemekten çekinmiyor.

Ama biz tartışmaya devam ediyoruz.

Bu arada Müslüman kanı da akmaya devam ediyor.

Herhalde hiçbir dönem bu kadar ucuz olmadı Müslüman kanı.

Sadece Suriye değil tüm coğrafyamız kanıyor. Aşura törenlerinde bombalar patlıyor ve maalesef artık kimse emperyalistleri suçlamıyor. Biz bize yetiyoruz öyle değil mi? Amerika`ya israil`e ne hacet?

Suriye`nin zalim diktatörü 'Elli yıldır İslamcılara karşı savaştığını` söylüyor.

'Direnişin hamisi(!)' direnişin düşmanlarına mesaj yolluyor. 'İslamcılarla savaşta aslında beraberiz' demek istiyor.

'Yetmez!' diyor emperyalist. 'İslamcılara düşman olmak yetmez, bir de israil`e dost olacaksın' diyor.

Tabii bunu bu kelimelerle söylemiyor.

Bakın, emperyalist nasıl söylüyor meramını:

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Suriyelilerin, sadece Devlet Başkanı Beşşar Esad yönetimini göndermekle kalmayıp aynı zamanda hukukun üstünlüğüne doğru yol almaları gerektiğini söylemiş.

Clinton, Cenevre`de Suriyeli bazı muhaliflerle görüşmesinde yaptığı açıklamada, 'Demokratik geçiş, Esad rejimini göndermekten daha fazlasını içeriyor. Bu, Suriye`yi hukukun üstünlüğü yoluna sokmak ve etnik kökeni ve cinsiyetine bakılmaksızın tüm vatandaşların evrensel haklarını korumak anlamına gelir' demiş.

Kavramları doğru anlamak lazım.

Tüm dünyada katliam ve hukuksuzluklara imza atan emperyalist eğer 'hukukun üstünlüğü'nden söz ediyorsa 'hangi hukuk?' diye sormak lazım, öyle değil mi?

siyonistlerin korunduğu, onlara maddi katkıyı emreden bir hukuku kast ediyorlar.

Onların hukukla, demokrasiyle bir işi yok.

Diktatörlere de karşı değiller.

Bakın müttefiklerine, bana hak vereceksiniz.

Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Kuveyt ve Ürdün… Bu ülkelerin hangisinde hukuk var? Hepsinde de ceberut diktatörler yok mu?

Ama bu problem değil emperyalist için. Çünkü bu müttefiklerin hepsi de siyonistlere destek veriyor, gizli yollardan maddi destek sağlıyorlar.

Katar ve Suudi Arabistan bu işte başı çekiyor.

İslami değerler önemli değil diktatörler için. Emperyaliste hizmet yolunda ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.

Yaptıklarını 'mezhep' bağlamında değerlendiriyor ve onları izleyenlerin ellerine oyuncaklar veriyorlar.

Coğrafyamız kanıyor ve emperyalistler krizlerle boğuşurken halimize bakıp seviniyorlar.

Çok fazla uğraşmalarına gerek kalmıyor eskisi gibi.

Onlara rahat nefes aldıranlar var.