Klasik savaş silahları artık geçmişte kaldı; insansız hava araçları ve elektronik savaş, zırhlı araçları ve GPS bombalarını işe yaramaz hale getirdi.

Ukrayna'daki savaş, modern savaş kavramını kökten değiştirdi. İHA'lar ve dijital teknolojiler, savaş alanlarındaki geleneksel silahların yerini aldı. Ukrayna savaşı ile birlikte İHA'lar o kadar yaygınlaştı ki, "savaş alanı şeffaflığı" askeri operasyonların tüm mimarisini değiştirdi. 1915'ten beri kullanılan zırhlı araçları tamamen savunmasız hale getirdiler ve modern elektronik harp sistemleri, uydu navigasyon sinyallerine dayanan hassas füzelerin ve bombaların etkinliğini işe yaramaz hale getirdi. Ucuz insansız hava araçlarını engellemek için pahalı füzeler kullanmak ekonomik olarak anlamsız hale geliyor ve klasik saldırılar intihara dönüşüyor. Rusya-Ukrayna savaşının cephesi artık sadece fiziksel olarak değil, stratejik olarak da donmuş durumda: Her iki taraf da yeni gerçeklere uyum sağlayamıyor.

Dağlık Karabağ savaşında İHA'lar keşif, navigasyon ve saldırılarda önemli rol oynayarak savaşın doğasını önemli ölçüde değiştirdi. Çatışma taraflarının düşman mevzileri hakkında bilgi edinmelerine, ateş ayarlamalarına ve hedefleri uzun mesafeden vurmalarına olanak sağlıyordu. İnsansız hava araçları devriminin yaşandığına şüphe yok. Çünkü Ermenistan-Azerbaycan çatışması, neredeyse eşit güce sahip devletler arasında tartışmalı bölgeler üzerinde yaşanan ilk çatışmaydı. Ve bunda başrolü insansız sistemler üstlendi. Azerbaycan'ın taarruz için çok zor şartları vardı. Buna rağmen Azerbaycan görevini yerine getirdi. Azerbaycan bunu İHA’lara borçlu. İnsansız hava aracının sadece hedefi görüp yok etmekle kalmayıp, aynı zamanda keşif saldırı devresi adı verilen bir sistemin oluşturulması üzerine kuruluydu. Ayrıca, en kısa sürede uzun menzilli silahlara kesin koordinatlarını iletiyordu. Dolayısıyla, maksimum verim gösterdi. Azerbaycan ordusunun yaptığı, son yıllarda dünyada hiç kimse tarafından tekrarlanmadı. Zaten dünyadaki tüm güncel trendler herkesin drone'a geçtiğini söylüyor. Çünkü 90'ların başında ortalıkta dolaşan hafif hantal drone'ların devri bitti. Şimdi insansız savaş uçaklarının üretilmesinden bahsediyoruz. Genel konsept şu ki, var olan savaş uçakları bile insansız olacak. Onun yanında üç-dört tane tamamen insansız hava aracı uçacak. Yani tamamen insansız kontrollü sistemler olacak, isteğe bağlı olarak kontrol edilen savaş uçakları ve insansız hava araçları üretiliyor. Söz konusu olan insan hayatıdır. Drone kullandığımızda sadece demir parçacıklarını riske atıyoruz. O yeniden yapılabilir. Göründüğü kadar pahalı da değil. Bir pilotun hayatı diğer insan hayatları kadar değerlidir. Pilotun hayatı daha pahalıdır. Bir pilotun eğitimi çok pahalıdır. Sadece insan olarak değil, aynı zamanda eğitimli uzmanlar olarak da değer görüyorlar. Çünkü profesyonel bir pilot yetiştirmek yaklaşık on yıl sürüyor. Dolayısıyla yakın gelecekte onun kaybının telafisi imkânsız olacaktır.

Günümüzde modern silahların tüm sistemi daha uzağı görebilmek, daha uzağa ateş edebilmek ve daha isabetli atış yapabilmek üzerine kurulmuştur. Ve 24 saat havada kalabilen bir drone bu durumda çok daha etkili oluyor. Yorulan pilot yok, insan hatası yok. Herhangi bir çatışmanın orduda mevcut olan tüm güçlerin ve kaynakların bir dengesi olduğunu anlamak önemlidir. Savaşı sadece insansız hava araçları kazandırmıyor; Savaşı kazandıran, ordunun sahip olduğu silahların tamamıdır. Elimizde ne tür bir İHA olursa olsun, hedefi ne kadar uzaktan görürse görsün, o hedefe ulaşabilen silahlarımız yoksa hiçbir işe yaramaz. Dolayısıyla sadece drone'ları ön plana koyamayız. Yer bileşeninin gelişimine paralel olarak insansız havacılığın da geliştirilmesi gerekiyor. Yani topçu, uzun menzilli, yüksek hassasiyetli füze sistemleri. Artık yüksek hassasiyetli silahlar ortaya çıkıyor, gerçekten yüksek hassasiyetli, çok az dağılımla vuran silahlar. Bu sayede sivil kayıpların en aza indirilmesi hedefleniyor. Şu anda lider olarak tanınan birkaç ülke var: ABD, israil, Türkiye. Türkiye, Bayraktar TB2'leriyle hem dünya sahnesinde hem de insansız hava araçlarıyla savaş meydanlarında çığır açtı. Biz istesek de istemesek de dünyada savaşlar olacaktır. Dolayısıyla, bu teknolojilere gençlerimizi yönlendirmek çok önemlidir. Gazze’ye selam, direnişe devam!