Türkiye nev’i şahsına münhasır, oldukça ilginç bir ülke.

Bir tarafta Filistin’in yılmaz savunucusu sıfatıyla övünürken, diğer yanda siyonist rejimi ilk tanıyan ülkelerden biri oluyor.

Filistin’in adım adım işgaline doğru giderken siyonsit Yahudiler tarafından birçok ülkede aynı amaca odaklanmış örgütler kuruluyor.

Bunlardan biri de 1923’te Letonya Biga’da kurulan Betar (Beitar) Hareketidir.

Siyonist liderlerden Vladimir Jabotinsky'nin kurucusu ve ideoloğu olduğu bu siyonist gençlik hareketi üstlendiği misyon itibariyle oldukça ilginç!

Bir yanda Kemalist rejimin 1933 yılındaki CHP iktidarında hükümet desteği, bilgisi ve himayesi ile kurulan "Betar" adlı siyonist gençlik örgütü, diğer tarafta yasaklanan İslami semboller...

Rıfat N. Bali’nin yazdığı "Betar Türkiye: Bir Siyonist Gençlik Hareketinin Hikâyesi (1933–1971)" isimli kitap bir dönemden çok Kemalizm’in siyonizmle ikiz olduğunu gösteriyor adeta.

Peki 1933’te Türkiye’deki Yahudiler tarafından kurulan "Betar" adlı gençlik örgütü, Filistin'de savaşacak Yahudi gençleri eğitmek üzere faaliyet gösteriyor.

Filistin’e birer misafir olarak gelen ancak sonra evlerini arazilerini gasp eden Yahudi çetelerin kurduğu Haganah, İrgun ve Stern gibi terör örgütlerine silahlı eğitim almış gençler yetiştirip gönderen Betar Gençlik Örgütü, siyonist işgal rejiminin kuruluşunda önemli rol oynar.

İlginçtir, bu ülkenin halkı kendi din dilini kullanamazken, din dili yasaklanmışken, ezan dahi Türkçe’ye çevrilmişken, Arapça yani din dili eğitim öğretim dili olmaktan çıkarılıp Kur’an öğrenilmesi ve öğretilmesi yasaklanırken Yahudi gençler için özel kamplar açılıyor ve CHP buraya gözlemci göndererek buradaki askeri ve siyasi eğitimleri meşrulaştırıyor.

Kur’an eğitimi alan ya da veren kişiler zindanlara atılıyor, sarıklı hocalar darağaçlarında sallandırılıyor, İslam dinine ve Kur’an-ı Kerim’e en aşağılık hakaretler yapılıyor... diğer yandan Betar militanlarına özel izinlerle Filistin’deki işgali gerçekleştirmeleri için yollar açılıyor ve Betar’ın özel eğitim görmüş gençleri Filistin’de katliamlar yapmak ve işgal etmek için oraya gidiyorlar.

Daha sonra ne mi oluyor?

Türkiye gibi ülkelerde özel eğitim almış bu katiller sürüsü Haganah, İrgun ve Stern gibi terör çetelerinde katliamlarını yaptıktan sonra kurulan siyonist Yahudi rejiminde sözüm ona Savunma Güçleri (İDF) ve MOSSAD’da istihdam edilerek katil rejimi ayakta tutmaya çalışıyorlar.

1948’de siyonist Yahudi rejimi kuruldu, güvenliği tesis edildi ve 1970’ten sonra Betar gibi yapıların işi bitti zannedilmemeli.

Mesela Türkiye’de kan yoluyla/fiziksel manada Yahudi olanların sayısı devlet nezdinde tespitli olsa da bunların yüz yıldan fazladır Kemalizm’le birlikte gerçekleştirdikleri değişim ve dönüşüm projeleri neticesinde ‘Zihinsel Betarcıların’ sayısı milyonları buluyor dense abartılmış olmaz.

Hal böyleyken Türkiye’nin siyonist işgal rejimine karşı keskin kararlar al(a)mamasının altında bu siyonistlerin ideolojik ajanlığının etkisi nedir diye merak ediliyor mu?

Sağcısı- Solcusu- İslamcısı tüm siyasi kesimlerin ‘Tam Bağımsız Türkiye’ sloganı atıp dururken; ABD Filolarına karşı göğsünü siper edenler, bağımsızlığın yolunu Batı hegemonyasından kurtuluşta arayanların hangisi aramızdaki siyonsitlere dikkat çekti bilinmez ama kesin olan tek bir şey var o da;

Bir ülkede bunca siyonist varken ve bunlar başkası adına (israil adına) ideolojik ajanlık yapıyorsa o ülkenin tam bağımsızlığından bahsedilebilir mi?