Günümüz dünyası hızla değişiyor; makamlar, mevkiler ve sorumluluklar adeta el değiştiren birer imtihan kapısı hâline geliyor. Fakat değişmeyen bir hakikat varsa, o da Aziz İslam’ın işi ehline vermeyi emretmesi, Müslümanın da işinde “emin, dürüst ve ehil” olması gerektiğidir.
Bu konuda Rabbimiz şöyle ferman buyuruyor;
“Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi emreder.”
(Nisâ 4/58)
Bu ayeti şöyle bir tahlil edince, sadece yöneticiye değil; bir sınıf öğretmenine, bir doktora, bir muhasebeciye, anneye, babaya, hatta çay ocağında çalışan bir işçiye dahi hitap eder.
Çünkü her iş bir emanettir; emaneti taşıyacak olan da ehil olmalıdır.
Peki, Ehil Müslümanın En Temel Vasıfları nelerdir?
1. Dürüstlük ve Emanet Bilinci
Müminin en belirgin vasfı; doğruluk ve dürüstlük olmalıdır.
Allah Resûlü (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Emaneti olmayanın imanı, doğru olmayanın dini yoktur.”
(Ahmed b. Hanbel)
Bu hadis, Müslümanın ahlakının merkezi olmalıdır.
Dolayısıyla imanımızın emniyeti için, bize teslim edilen tüm görev ve emanetlere ihsan dolu bir yürekle sıkıca sarılıp sahip çıkmalıyız.
Bu konuda Hz. Ömer’in Kandili bizler için büyük bir ibret tablosudur.
Bir gece Medine sokaklarında denetim yapan Hz. Ömer, devlet işinde kullanılan bir kandili söndürüp kendi şahsi kandilini yakar. Sebebi sorulduğunda şöyle der:
“Bu kandilin yağı Beytülmal’indir. Devlet işim bitti, şimdi şahsi işime geçtim.”
2. İşimizi İhsan Şuuru ile Yapmak
Bu konu hakkında Efendimiz (sav)
Şöyle ferman buyuruyor;
“Allah, işini güzel yapan kulunu sever.” (Taberânî)
Liyakat, sadece verilen makam koltuğunu doldurmak değil; yaptığı işi en güzel şekilde yapabilmek, hakkını verebilmektir. Bu bilinç ve şuurla hareket etmek, sıradan bir işi dahi ibadete dönüştürebilir.
Bakın Haçlılarla yapılan bir savaşta Batılı bir komutan, Selahaddin’i Eyyubi’ye “Nasıl bu kadar güçlü bir orduya sahipsiniz?” diye sorar. Selahaddin, kılıcını göstererek şöyle der:
“Her bir askerim, işini Allah için yapar. Kılıcını da ibadetini de güzel yapar.”
İşte liyakat, işini güzel bir ibadete dönüştüren bu ihsan bilincidir.
3. Adalet ve Tarafsızlık
Yöneticilikten ev içi kararlara kadar, her Müslüman bir şekilde adaletle imtihan olur.
Rabb’imiz bu konuda da bizlere muazzam bir reçete sunar.
“Adaletle hareket edin; bu, takvaya daha yakındır.” (Maide 5/8)
Liyakatli ve Adaletli kişi, kendi aleyhine dahi olsa her daim hakikati savunur.
Bir gün Hz. Ali’ye ait olduğu bilinen bir zırh kaybolur. Zırhı bir Yahudi’nin kullandığını görür ve dava açar. Kadı Şurayh, Hz. Ali’den delil ister. Hz. Ali’nin şahitleri yeterli olmayınca davayı Yahudi kazanır. Yahudi ağlayarak şöyle der:
“Bu adalet kulun değil, Allah’ın adaletidir. Bu zırh Ali’nindir. Bu dava beni İslam’a yaklaştırdı.”
Liyakatin adaletle olan bağını bundan daha güzel anlatan bir sahne yoktur.
4. Bilgi ve Uzmanlık
Liyakat sadece ahlak ya da vicdan değildir; aynı zamanda bilgi, beceri ve tecrübe isteyen ciddi bir iştir. Kur’an’da Hz. Yusuf’un Mısır hazinelerinin başına geçmek için söylediği dua bunu net bir şekilde açıklar:
“Beni hazinelerin başına getir; çünkü ben onları korumasını bilen güvenilir biriyim.” (Yusuf 12/55)
Bilgi + doğruluk+ dürüstlük + ahlak + ihsan + iman…
Ve işte ideal denge budur.
5. Tevazu ve Hesap Verebilirlik
Liyakat sahibi kişi kendini değil, yaptığı işi öne çıkarır. Yanlışı olduğunda düzelten, sorgulandığında hesap verebilen kişidir.
Peki bugüne düşen payımız nedir?
Günümüz dünyasında liyakatsizlik sadece makamların değil, evlerimizin, çocuklarımızın ve toplumun bozulmasının bile sebepleri arasındadır. İşini bilmeyen doktorun hatası cana, liyakatli ve bilinçli olmayan yöneticinin ve davetçinin ihmali topluma, bilgisiz ebeveynin eksikliği bir neslin geleceğine mal olur.
Dolayısıyla her Müslüman, sorumluluğunu şöyle görmelidir:
“Bu iş bana Emin olan Rabbimin emanetidir.”
“Benim doğruluğum İslam’ın vitrininin bir parçasıdır.”
“Benim dürüstlüğüm bir çocuğun İslam algısını dahi etkileyebilir.”
Sonuç itibariyle liyakat sadece bilgi sahibi olmak değil; iman ve ihsan bilinciyle çalışmak, kul hakkından korkmak, yaptığı her işini ibadet bilinciyle yapmak,
Adalet ve dürüstlüğü hayatının şiarı kılmaktır.
Rabbim bizleri iman ve ihsan şuuru ile adalet ve dürüstlükte örnek liyakatli kullarından eylesin. (Amin)
Vesselam.