Sokakta gezdirdiği tasmalısıyla aynı kapta yemek yiyip akıttığı salyası ile dinimize, değerlerimize laf atanlar türedi.

“Sizi bu ülkede görmek istemiyoruz.” diyorlar.

“Sizi bu kıyafetlerle görmek istemiyoruz.” diyorlar.

Pardon da siz kim oluyorsunuz? Kimi nerden kovuyorsunuz?

Ne giyeceğimizi size mi soracağız?

Biz, sizin hayvanları kıskandıran kıyafetsizliğinizi görmek zorunda mıyız?

En büyük maharetiniz olan yüzünüzdeki boya küpleri ile bir şey mi sandınız kendinizi?

Hani siz en modern, ultra çağdaş, muasır medeniyetleri de aşmış ışık ruhlular(!)dınız?

Ne oldu hoşgörünüz?

Gerçi işiniz hoşt görmek. Onlar size yeter. Acıdık size. Körle yatan şaşı kalırmış. Tedavi şart.

Anlayabilseler daha fazla diyeceğim; ama gerek yok sanki. Biz anlayana dönelim.

Herkes inancının gereğini yapmakta serbesttir. Kimse bir dine zorlanamayacağı gibi dininin gerektirdiğini yapmasına da kimse engel olamaz.

Toplumun %90'ından fazlasının Müslüman olduğu bir ülkede dine karşı Müslümanlara karşı cesaretlice, hadsizce saldırıların yapılması akıl alacak bir şey değil.

Sokak hayvanlarına tanıdıkları hakları insanlara neredeyse tanımıyorlar.

İnsanların kılık kıyafetine, düşüncesine, inancına pervasızca saldırıyorlar.

Bunu özgürlük adına yapıyorlar güya.

Bunu medeniyet adına yapıyorlar güya.

Bunu çağdaşlık adına yapıyorlar güya.

Fakat meselenin altında dine olan kinleri var. İnanca olan hazımsızlıkları var. İçlerindeki kinlerini bu şekilde kusuyorlar. Ellerinden daha başka bir şey gelseler onu yapmaktan da geri durmayacaklar.

Tertemiz dinimize ne kirli ellerin ne de kirli dillerin uzanmasına asla müsaade etmeyiz.

Bu dini sokakta bulmadık. Sokak serserilerine teslim de etmeyiz.

Çürümüş, kokuşmuş, köhnemiş zihniyetlerin baskılarına seyirci kalamayız.

Devlet bunun tedbirini almak zorundadır. Bu tedbir alınmadığı zaman toplumdaki insanlar reaksiyon gösterecek ve istenmeyen durumların oluşmasına sebebiyet verecektir.

Bundan dolayı dinimiz, dinimizin şiarları, değerleri ile ilgili caydırıcı anlamda kanunlar yapılmalıdır. Hiçbir saldırıya açıklık bıraktırmayacak kadar kapsamlı ve kapsayıcı olmalıdır. Kimse canı istediği gibi dine, inanca, düşünceye, değerlere saygısızlık yapamaz. Saldırganlık yapamaz.

Bu konuda meclise sunulan yasa tekliflerine kendilerini milletvekili olarak görenler destek vermelidir. Madem milletin vekilleridirler, milletin inanç ve değerlerine yapılan hadsizliklere tepki göstermelidirler. İnancı, düşünceyi koruma kanunları için atılan adımlara destek vermelidirler.