Bazıları güzel yaşar, bazıları güzel yatar, bazıları da güzel edebiyat yapar.
Gazze güzel yaşıyor. Dünyanın ve Müslüman halkların bir kısmı güzel yatıyor. Batı’nın solcuları ise güzel edebiyat yapıyor.
Bilhassa İspanya, güzel konuşanların sembolü oldu. Elbette neden güzel konuşuyorsunuz diyecek halimiz yok. Aksine kendilerine yine teşekkür ediyoruz.
Ama sorun var. Üstü örtük bir sorun. Bugün insanlar, daha çok güzel konuşanı konuşuyorlar. Güzel yaşayanın ise yaşantısının üstünü örtüyorlar. Gazze'de Müslümanlar, tarihin çok nadir görebileceği, efsanelere kaynak olacak bir direniş gösteriyorlar. Böyle bir direniş, Bedir’le anılma şerefine layık görülebilir. Ancak masallarda anlatılacak kadar vahşi bir deve dönüşmüş kapitalizmin emperyalizmine ve onun üzerinden tüm dünyayı uşak edinmiş kuduz Siyonizm'e karşı, insan onuruyla, uygarlığın ulaştığı korkunç teknolojiye karşı çıplak eller, çelik bir yürekle, ölümden korkunun daha korkuncu olan evlatlar fedasıyla kahramanca direniyor, savaşıyor ve asla boyun eğmiyorlar. Bu üstün karakter, sarsılmaz iman karşısında batılı deyimle şapka çıkarılmalı, diz çökülmelidir.
Peki buna rağmen, Müslümanı, Müslümanın böyle bir direniş göstermesini sağlayan ideallerini, ilkelerini konu edinen konuşmaların oranı ne? Evet, İspanya'ya teşekkür etmeliyiz ama İslam idealitesiyle yaşayan HAMAS’a; saf zulme karşı gösterdiği onurlu direnişe, tüm ezilenler, köylüler, emekçiler, özgürlük aşıkları, direniş sevdalıları ve gerçekten inananlar adına, kalplerinin en aziz olanlarını feda etmekten çekinmeyerek, insanlık onurunun efendileri oldukları için daha çok teşekkür etmeli değil miyiz? Ama dikkat edin, dillerde “Free Free Filistin”, ideallerde FKÖ varsa bu adalet, bu vicdan olmaz. Çünkü direnen İslam’dır.
İspanya'ya ve dünyanın efendisi olduklarına inanan liderlerin yönettiği Batı'nın halklarına, karşılığında önemli bir bedel ödemeyeceklerini bildikleri vicdani destekleri için teşekkür ediyoruz. Önemli bir bedel ödemeyeceklerini biliyorlar. Çünkü onlar eninde sonunda bir Batılıdırlar. Müslüman halklar, Afrika ve Asya halkları, verecekleri desteğin bedelinin çok ağır olacağını iyi biliyorlar ve korkuyorlar. Bu bir mazeret mi? Elbette değil.
Ama Müslüman dünyayı ve aslında bunun üstünden Müslümanlığı kötüleyen, Batıyı yücelten yorumlar yapmaktan vazgeçin. Müslümanı mı konuşmak istiyorsunuz? İşte Gazze. Evet İspanya'ya teşekkür ediyoruz, HAMAS'a daha çok teşekkür ediyoruz. Ama HAMAS'a dünyayı kaplamış bu zulme karşı böylesine kahramanca mücadele etmeyi öğreten İSLAM’a minnettarız. O, yüceltilmeyi en çok hak edendir.
İspanya’ya ve büyük katliamlarla sömürgeleştirdikleri, bugün İspanyolca konuşan Şili dahil Güney Amerika ülkelerinden Gazze'ye destek verenlere teşekkür ediyoruz. Ama Filistin'in direnişinin baş mimarı olan İslam'ı saf dışı bırakarak, “bakın vicdanımıza, işte Filistin'i güzel konuşuyoruz” diyerek, Filistin'i sosyalist emellerin mezesi olarak kullanmayı düşünmek gerçek adalet savunusu olmayacaktır. HAMAS’ı, HAMAS'ı HAMAS yapan kimliğin üstünü örtüp, Filistin'i ideolojinizin aracı kılmaya çalışmanız vicdana sığmayacaktır.
Müslümanlar da, bu gösterilere bakıp, etrafta uyuyanları işaret ederken, Müslümanları kötülemekten vazgeçmelidir.
Tekrar söylüyoruz. İslam'ı ve Müslümanı görmek mi istiyorsunuz? İşte İslam! İşte Müslüman! İşte Gazze! İyi bakın, hemen yanında sosyalist FKÖ de var. O ne yapıyor acaba? İyi bakın. Çünkü bazıları da sadece iyi bakar!
Suç bizde. Ama suçumuz güzel yaşamamak değil, güzel konuşamamak. Kimliğimizi sanatla açıklamıyor, sanatla konuşmuyoruz, Ritim oluşturamıyoruz. Çoğu gösterilerimiz bile tekdüze.
Oysa yirmi küsur yıllık güzel yaşantıyı en güzel şekilde konuşan Kur'an örneği var elimizde. O Kur'an ki konuşmasının güzelliğiyle karşılaşan müşrikler, sözlerini “büyü” diye suçlamak zorunda kalmışlardı. Yani artık Müslümanın Gazze'deki güzel yaşamını, gerçek kimliğini sanatla konuşma zamanıdır.