“Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” üçüncü toplantısını geçtiğimiz Salı günü gerçekleştirdi. Toplantıya üç yeni üyenin katılımıyla 51’e çıkan komisyon üyesi milletvekilleri tek tek söz alarak partilerinin bakış açılarını ortaya koyan konuşmalar gerçekleştirdiler.

Konuşmalarıyla dikkat çeken bazı partili isimler oldu. Bunlar;

Mesela CHP sözcüsü Murat Emir’in 5 dakikalık yapması gereken konuşmayı yarım saati aşan bir uzatmayla parti propagandasına dönüştürdüğü 29 maddelik bir sunum gerçekleştirdi.

Amaç PKK'nın silah bırakması ve sonrasına dair öneriler olmalıyken CHP sözcüsü, yolsuzluk ve rüşvet nedeniyle cezaevinde bulunan Belediye Başkanlarını savundu, Gezi darbe girişimini kutsayan açıklamalarda bulundu. Böyle olunca "Komisyonun amacı ne; CHP'nin derdi ne" dedirten bir sonuç ortaya çıktı.

Bir diğer dikkat çeken konuşmacı DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit..

O da, gündem; PKK'nın silah bırakma kararı sonrası oluşturulmak istenen yol haritasına dair konuşması gerekirken Koçyiğit, Kürt halkının çektiği acıları ve sorununun çözümü çerçevesinde yaptığı değerlendirmeyle ortağı oldukları işin siyasi ayağı olarak PKK'yı Kürt halkının temsilcisi konumuna çeken çıkarımsal bir yaklaşım sergilemekle dikkat çekti.

Türklerin yanı sıra on binlerce Kürdün kanını döken PKK’nın hiçbir zaman Kürt halkının temsilcisi olmadığı ve olamayacağı gerçeği ortadayken gelinen aşamanın PKK’nın bir zaferiymiş gibi Kürt halkına pazarlanması kabul edilebilir bir durum değil. Çalışılan algı tutmaz zaten…

İşin trajikomik tarafı ise; bin yıldır İslam bağı sayesinde kardeşçe yaşarken bir asır önce Kürt meselesinin oluşmasına zemin hazırlayan ve on binleri katleden tek parti iktidarı Kemalist rejim CHP ile yarım asır önce Kürt halkının haklarını sözde savunma adına yola çıkıp Türklerin yanı sıra on binlerce Kürdü katleden PKK’nın, siyasi ayağı DEM partinin, bugün kolkola fikir birliği içerisinde hareket ediyor olmasıdır…

Ve daha da önemlisi sorunun asıl müsebbibi olan bu zihniyetin günümüz temsilcilerinin “Terörsüz Türkiye” sloganıyla PKK’nın silah bırakacağı süreci yönetecek bu komisyonda yerlerini almalarıdır.

Yeni Yol Partisi’nin yaptığı öneri de dikkat çekiyordu.. Önerileri; daha önce çözüm sürecinde aktif rol alan Ahmet Davutoğlu, Cemil Çiçek, Bülent Arınç, Efkan Âla gibi siyasilerin komisyon tarafından dinlenmesinin faydalı olacağıydı. Önemli bence..

CHP’li Sezgin Tanrıkulu da mesela; daha önce katledilmiş çocuklar Ceylan Önkol, Eren Bülbül, Yasin Börü gibi çocukların ailelerinin dinlenmesinin sürece katkı sağlayacağını ifade etmesi, yerinde bir öneriydi.

Dikkat çeken bir diğer gelişme ise; tüm partilerin grup başkan vekilleri ve milletvekilleriyle üye verdiği komisyona HÜDA PAR’ın konunun hassasiyeti ve önemine vurgu amaçlı olsa gerek; bizzat Genel Başkan düzeyinde katılımda bulunması sürecin nihayete erdirilmesi çabasına önemli bir katkı göstergesi…

Yapıcıoğlu da komisyonda kısa bir konuşma yaparak işin kolay olmadığını, içeriden ve dışarıdan bu işin yürümemesi için çaba gösterenlerin olduğuna işaret etti. Kürt Âlim Said Nursi'nin "Benim mezhebim, muhabbete muhabbet etmektir; husumete husumet etmektir. Yani dünyada en sevdiğim şey muhabbet ve en darıldığım şey de husumet ve adavettir." sözünü hatırlatan Yapıcıoğlu, kalplerde kin ve husumet duygularının kalmadığı bir gelecek inşasına, kardeşliğin edebiyatını yapmayı geride bırakıp kardeşliğin hukukunu tesise katkı sunmaya muvaffak olabilme temennisinde bulundu.

Ak Parti grup Başkanvekili Abdülhamid Gül de yapıcı konuşmasıyla komisyona değer katan isimlerdendi. Gül, Malazgirt’in bu toprakların kapısı, Çanakkale’nin de bu toprakların tapusu olduğunu ve hep öyle kalacağını ifade etti.

Türkiye'nin elli yıllık terör sorununu sona erdirmeye çalışırken PKK’nın Suriye kolu PYD’nin süreci zamana yaymaya çalışmalarına izin vermeyeceklerini belirten Gül, bu tür çabaların emperyalist emellerin bölgeyi parçalama projelerinin taşeronluğunu yaparak aparat olmaktan başka bir anlama sahip olmayacağını ifade etti.

Önceki gün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da PYD’ye yönelik sert açıklamalarda bulunmuştu.

Belli ki Suriye’de uzatmalara oynanıyor..

Suriye’de yaşayan Baas rejimi dönemi bir kimliğe bile sahip olmayan Kürt halkı, yeni süreçte Suriye’de yaşayan diğer etnik halklar gibi eşit anayasal haklara mutlaka ama mutlaka sahip olmalıdır. Ancak binlerce Kürt gencini ABD’nin siyonist emellerinin gerçekleşmesi için öldürten ve direten zihniyetin de temiz olmadığının farkındayız..

Gerek PKK bileşenleri, gerekse bu bileşenleri kendi emelleri için kullanan siyonist emperyalist şer güçler bilmeli ki; bu bölgeye dayattıkları hiçbir modelin tutmayacağı, bu İslam coğrafyasının eninde sonunda ama yakında aslına rücu edeceği bir hakikattir.

Bir sonraki komisyon toplantısına bu işin yasal ve ekonomik yönlerini belirlemek üzere konunun topluma bakan yönünü değerlendirmek üzere kanaat önderleri, çeşitli meslek örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve akademisyenler davet edilecek. Ayrıca 4. Toplantıya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş ile şehit yakınları ve gaziler davet edildi.

Meclis Başkanı Kurtulmuş’un toplantı sonunda ifade ettiği gibi; oluşturulan bu komisyondaki tüm üyeler farklı düşünceler ortaya koysalar da bu işin olmaması yönünde bir irade sergilememeleri, bu işin nihayete ermesi noktasında sevindirici bir gelişme.