Mazlumlara sığınak olmak
Allah kendisine rahmet eylesin Mehmet Akif Ersoy bir Ümmet şairiydi. Hayatı boyunca hem şiirlerinde hem de bilfiil mücadelesinde Ümmet birliğini savundu. O şu dizeleriyle:
“Türk Arapsız yaşayamaz, kim ki yaşar der delidir./Arap'ın Türk ise hem sağ gözü hem de sağ elidir./Veriniz baş başa, zira sonu hüsranı mübîn,/Ne hilafet kalıyor ortada, billahi ne din!’’
Şu dizeler Arapların ve Türklerin birbirlerini tamamlayan iki millet olduğunu çok net bir şekilde ifade ediyor.
Sınır şehirlerimizde yaşayanlar bilir ki… Biz bil müşahede sınır şehirlerimizi gezip gören ve Suriyelilerle diyalogu olan insanlarız. Suriye halkıyla; Gaziantep halkı, Kilis halkı, Urfa halkı tek bir millete dönüşmüş durumdadır. Hakeza büyükşehirlerdeki Suriyeli vatandaşlarımız toplumla kaynaşmış haldedir. Hizmet sektörünün büyük çoğunluğunu Suriyeliler çok düşük bir ücrete mukabil insanımıza sunuyorlar. Mültecilerin hep olumsuzluklarından bahsedip mültecilerin bu ülkeye katkılarını göz ardı edenler art niyetli insanlardır.
Suriye’den gelen vatandaşlarımız ki biz vatandaşımız diyoruz. Çünkü bizim anlayışımıza göre Ezan-ı Muhammedi’nin okunduğu her yer vatanımız; ben Müslümanım diyen her kişi vatandaşımızdır. Biz ümmeti Muhammed’iz! Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra çizilen yapay sınırlar hiçbir zaman bizim zindanımız olamaz. İslam milletlerinin yaşadığı bütün coğrafyaları kendi öz yurdumuz gibi görür; oranın inşa ve imarı için Müslüman halkların dünya ve ahiret saadetine nail olması için Allah‘ın bize vermiş olduğu bütün güç ve imkanları seferber etmeye kıyamet gününe kadar hazırız.
Irkçı, milli çıkar deyip menfaatperest olduğunu gizlemeye çalışan şeytani güçlere abd (kul) olmuş kimselerin gerçek yüzlerini de biliyoruz.
Ülkemize sığınan Suriyeli vatandaşlarımızın birçok konuda mahrumiyet yaşadığını, sıkıntı yaşadığını defalarca ifade ettik. Suriyeli vatandaşlarımız gerek sosyal medyada gerekse yüz yüze konuşmalarımızda hep bize şunu ifade ediyorlar: “Hocam ben Suriye’ye gitmeyi istemez miyim? Kendi yurdumda kendi vatanımda, doğup büyüdüğüm yerlerde nefes alıp vermeyi; çoluk çocuğumu büyütmeyi istemez miyim? Baas rejiminin katliamlarını duymayan var mı? Biz bu ülkeye keyif etmek için tatil yapmak için gelmedik. Kimi bölgelerimizde PKK’nin zulmümden kaçtık, kimi bölgelerimizde IŞİD’den kaçtık. Kimi bölgelerimizde de Baas rejiminin zulmünden kaçtık. Allah razı olsun, bu ülkenin insanı bize sahip çıktı. Bize merhametli davrandılar. Her milletin içinde kötü niyetli insanlar olduğu gibi bizim içimizde de kötü niyetliler var. Biz bunu kabul ediyoruz ama bir iki menfi olayla hepimizi suçlamaları ve bunu sosyal medyada ülke gündeminde sürekli işlemeleri bizi üzüyor ve tedirgin ediyor. Zaten hayat şartları gerçekten çok zor! 3-4 aile bir arada kalıyoruz, çok sıkıntılı günler yaşadık ve halen bu devam ediyor. Bu ülkede kalmamızın tek sebebi; can, namus ve mal emniyetine sahip olmamızdır. Yarın öldürülmekten korkmadan yaşamak, gerçekten lezzetlidir; ama biz bu hissi kendi ülkemizde bulamıyoruz. Her gün öldürülme korkusuyla yaşayabilir misin? İşte, biz bu yüzden Türkiye’deki zor şartlara rağmen burada kalmayı tercih ediyoruz. Sosyal medyadaki kışkırtıcı, aşağılayıcı, insanın izzetine dokunan sözler gerçekten tüm Suriyelileri tedirgin ediyor, üzüyor. Lütfen bunları ifade edin ve sesimizi duyurun!”
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy ırkçılık hastalığının ne kadar kötü olduğunu hem Araplara hem Türklere hem Balkanlar’daki milletlere avazı çıktığı kadar haykırdı. Kader diyelim…100 yıl, geçti, gitti. Geçmişi değiştiremeyiz. Ama geleceğimizi inşa etme fırsatına sahibiz. Gelin Suriyeliler başta olmak üzere İslam ümmetinin bütün evlatlarını kendi öz canımız, kardeşimiz görelim. Yeryüzündeki bütün Müslüman milletleri kendi milletimiz görelim. Ezan-ı Muhammedi’nin okunduğu bütün diyarları kendi vatanımız gibi görelim.
Artık şu Kürtçülük, Türkçülük, Arapçılık, Mezhepçilik, bölgecilik hastalıklarından kurtulmak dileğiyle…