• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Başta Filistin'de olmak üzere birçok İslam ülkesinde özellikle ülkemizde yaşanan birçok sorun ve problemin ana sebebi 1. Dünya Savaşı'ndaki mağlubiyetimizdir.

İngilizler ve Fransızlar, 1. Dünya Savaşı'nın galip devletleri olarak İslam ümmetini kendi aralarında paylaşmış; önce işgal etmiş, daha sonra ise işgal ettikleri topraklarda kendilerine hizmet eden kukla rejimler kurmuşlar. İngilizlerin ve Fransızların desteğiyle kurulan bu rejimler, kendi öz halklarına İngilizlerden ve Fransızlardan daha büyük zararlar vermiştir.

İslam ülkelerinin yönetim modellerini inceledik. Krallıkla yönetilen İslam ülkelerinin başına getirilen krallar, normal şartlarda değil kral olmak muhtar dahi olamayacak derecede köksüz, toplum içerisinde tesirsiz insanlardır.

İngilizlerin desteğiyle kral olmuş, 1. Dünya Savaşı'ndan beri zalimce krallığına da devam eden sömürgecilerin hadimi olmuş olan aileler var. Diğer taraftan Cumhuriyet veya farklı yönetim modelleri ile yönetilen, İngilizlerin desteğiyle kurulan rejimler, hazırlanan anayasaları zırh edinerek İslam ülkelerinde Müslüman halka kan kusturmuştur.

1. Dünya Savaşı'ndan sonra çeşitli isimlerle kurulan sonra da Cumhuriyet ibaresi eklenilen devletlerin anayasaları hemen hemen birbirine benzerdir. Bu anayasaların darbelerle değiştirilme süreci bile hemen hemen aynıdır. İslam ülkelerindeki İngiliz ve Fransızların gözetiminde kurulan Cumhuriyet rejimleri ve bu rejimleri muhafaza etmek için yazılan anayasalar, halkın hak ve hukukunu muhafaza etmek için yazılmamıştır. Kurulan rejimi muhafaza etmek için yazılmıştır.

Avrupa hatta Amerika’daki ve İngiltere'deki halklar Gazze ve Filistin için çok büyük kitlesel eylemler yaptığı halde Müslüman halkların kitlesel eylem yapma konusundaki pasifliğine şaşıran ve kınayan gazeteciler var. Avrupa insanı veya Amerikalılar veya İngilizler, Filistin’in ve Gazze'nin haline Müslüman toplumlardan daha fazla üzülmüyorlar. Peki, onlar niçin protestolar yapıyor da biz yapamıyoruz, yapmıyoruz?

Çünkü İslam ülkelerindeki halklar, baskıcı rejimlerin egemenliği altındadır. Avrupa, Amerika ve İngiltere'deki halklar; devleti idare eden, gücü elinde bulunduran yöneticilere karşı kendilerini koruyan bir anayasaya sahipler. Ama İslam toplumları darbe anayasaları veya İngilizlerin, Fransızların silahları gölgesi altında hazırlanan anayasalarla yönetildikleri için anayasalar toplumun hak ve hukukunu muhafaza etmiyor. Dolayısıyla devleti yöneten kimseler, halka büyük bir baskı ve zulüm uyguluyor.

Darbeci Sisi'nin yönettiği bir Mısır’da, hangi mazlum vatandaş Gazze için feryat edebilir? Zulüm ve kötülüklerle dolu Suud Krallığı’nın yönettiği bir Mekke ve Medine halkı, hangi cesaretle Gazze için sokaklara çıkıp feryat edebilir? NAHDA hareketinin yaşlı ve bilge lideri Gannuşi'yi zindana atan darbecilerin ele geçirdiği Tunus Cumhuriyeti'nin mazlum halkı, hangi cesaretle sokaklara çıkabilir?

15 Temmuz 1099'da Haçlılar Kudüs'ümüzü işgal etmişlerdi. Eğer 15 Temmuz 2016'da haçlıların şeytan ve taraftarlarının yönlendirmesiyle FETÖ darbe yapabilseydi, bugün bu ülkede de Gazze adına kimse tek kelime söyleyemezdi.

İslam ülkeleri olarak kafirlerin, zalimlerin, Haçlıların, İngiliz ve Fransızların gözetiminde kurulmuş olan; bizleri sürekli sömüren, hak ve hukukumuzu elimizden alan bütün sistemleri sorgulamalıyız.

20 yıldır bu ülkeyi yöneten başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ülkemiz insanı için endişelenen, benden sonra bu Müslüman halkın hali ne olur, diyerek kaygılanan her siyasetçi; toplumun hak ve hukukunu, inanç değerlerini muhafaza edecek sivil bir anayasanın hazırlanması için her şeyini ortaya koymalıdır.

Küresel emperyalizme hizmet eden kukla rejimlerin yıkılıp İslam toplumlarının hürriyetine kavuşmasına, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi özgürce kullanmamıza vesile olacak düzenler kurabilmek için bütün Müslümanlar birlikte hareket etmelidir.

Bize düşen öncelikle CHP'nin gizlediği, 1. Dünya Savaşı ve sonrasındaki zulümlerin, kötülüklerin haksızlıkların açık ve net bir şekilde; özgürce, özgür bir ortamda anlatılabilmesini sağlamaktır. Hükümet, tarihçilerin elini, ayağını bağlayan; dilini, kalemini kilitleyen, yakın tarihimizi araştırmayı engelleyen kanunları, yönetmelikleri kaldırmalıdır.

CHP'yi bu halkın daha iyi tanıması için 1. Dünya Savaşı ve sonrasını, insanımızın daha iyi bilmesi için hükümetin tarihçilerimizi koruyacak, araştırmacılarımızı muhafaza edecek yasalar çıkarması gerekir. Burada tarihte rol oynamış kimseleri kötüleme ve karalama amacı gütmüyoruz. Amacımız tarihin sansürsüz bir şekilde anlatılmasını sağlayacak bir ortamın oluşmasını talep etmektir.

Gaziantep Milletvekili Sayın Şahzade Demir'in ‘Ey CHP siz katilsiniz! Siz canisiniz!’ ifadesini bu ülkede yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüyoruz.