• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Son günlerde artan siyonist katliamlarla ilgili yorum yapan kimi yazar, çizer ve siyasetçiler, İslami Direniş Hareketi HAMAS’ın 7 Ekim’de başlattığı Aksa Tufanı Harekatı’nı eleştirmektedir.

Diyorlar ki, “Efendim, eğer Kassam Tugayları Aksa Tufanı’nı başlatmasaydı, israil bu saldırıları yapmayacaktı.” Bu kesim ayrıca ellerinde hiçbir belge, delil olmamasına rağmen, “HAMAS da sivilleri katletti, onlar da çocuk ve yaşlıları öldürdü.” şeklinde yorumlar yapmaktadır.

Bu yaklaşım, çok yanlı ve art niyetli bir yaklaşımdır. Olayları bu perspektifle değerlendirmek, Batı ülkelerinin gözlüğüyle hareket etmektir. Bu yorumları yapanlar, siyonist sevicilerdir.

Öncelikle şu hususun altını çizmekte fayda vardır: işgalci isral’in saldırıları Aksa Tufanı hezimetiyle başlamadı. İşgalciler 75 yıldır zaten Filistinli kardeşlerimize saldırmakta, onları katletmektedir.

Ancak işgalciler ve siyonist seviciler ısrarla saldırıların 7 Ekim’den sonra başladığına kendilerini inandırmak ve dünyanın da kendilerine kanmasını istemektedirler.

Siyonizm yanlısı bu kesimler; israil’in kendini savunma hakkına sahip olduğunu dile getirerek Gazze’de yaşanan savaş suçlarını meşrulaştırmayı hedeflemektedirler.

Yok efendim yok, kimse sizin yalanlarınıza inanmayacak, sizin dezenformasyonlarınıza kanmayacak. Vicdanını ve insani duygularını yitirmemiş hiç kimse, işgalci katillerin Gazze’de binlerce masumu ve mazlumu katlettiğini asla ve asla unutmayacak!

Ve bir de tarih, Gazze’de siyonist katliam yaşanırken katillere her türlü desteğini açıklayan ABD başta olmak üzere Batı dünyasının ikiyüzlülüğünü, şeytani hesaplarını ve sahtekârlıklarını unutmayacak.

Evet, Batı dünyası şu anda işgal rejiminin saldırının durmasını istememekte, bilakis verdiği silah ve lojistik destekle soykırımın devam etmesini ve katliamların normalleştirilmesini istemektedirler.

Bu nasıl bir vicdandır, bu nasıl bir insanlıktır. Kundaktaki bebeler gözlerinin önünde paramparça edilirken, savaş uçakları canlı yayınlarla saniyeler içinde binaları yerle bir ederken, hastanelere sığınan ve tedavi gören insanların üzerlerini tonlarca bomba yağarken tepkisiz kalmak; tek kelimeyle ahlaksızlıktır, vicdansızlıktır ve katliama ortak olmaktır.

Bilinmeli ki Batı dünyası, Gazze’de yaşanan katliamın ortağıdır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda oylanan insani ateşkesi reddeden devletler, akan kandan, yaşanan soykırımdan, devam eden barbarlıktan mesuldür.

Evet, bugün Filistin’de yaşananlar İslam âlemi için zordur.  Vicdan ve merhamet sahibi kişi ve kesimleri derinden üzmektedir. Ve de direniş cephesi için bedellerin ödenmesini gerektirmektedir. Ancak her zorluktan sonra bir kolaylığın geleceği muhakkaktır.

Aksa Tufanı’yla beraber yaşananlar, safların netleşmesi açısından önem arz etmektedir. Çünkü Aksa Tufanı; sahtekâr Batı dünyasının, insan hakları söz konusu olunca mangalda kül bırakmayan aydınların, kadın ve çocuk hakları ihlali olduğunda günlerce eylemler yapan uluslararası hak savunucularının karanlık maskelerini düşürmüştür.

Tüm egemen devletlerin birlik olup siyonist katilleri desteklemesine ve İslam ülkelerinin liderlerinin ise saldırıların durması için ciddi adımlar atmamasına ve uluslararası hukukun kör, sağır, dilsizi oynamasına rağmen bizler ümit varız.

İnanıyoruz ki, işgal edilmiş topraklarının kurtuluşu ve İslam âlemi için vazgeçilmez olan Mescidi Aksa’nın özgürlüğü için kahramanca mücadele eden direniş cephesi er geç galip gelecektir.

Ve soykırıma imza atan, savaş suçu işleyen o zalimler pek yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini, nasıl bir zilleti tadacaklarını ve döktükleri kanda nasıl boğulacaklarını göreceklerdir.

Ancak bunun için iman ve vicdan sahibi yöneticilerin, cesur ve yürekli Müslüman liderlerin, kalbinde insani duygu bulunan tüm halkların maddi manevi bütün mesuliyetlerini mutlak surette yerine getirmesi gerekmektedir.