• DOLAR 34.427
  • EURO 36.385
  • ALTIN 2837.8
  • ...
SON DAKİKA

İşgalci siyonistler uzun yıllardır Filistinli Müslümanlara yönelik zulüm ve katliamda sınır tanımıyorlar. Hedef gözetmeden masum ve mazlumların üzerlerine bombalar yağdırıyorlar. Her geçen gün işgallerini genişleterek Filistinli Müslümanları ev ve topraklarından ediyorlar.

İşgalci rejimin yaptığı zulüm, katliam ve işgal sistematik bir hal almış durumdadır. Bunun sebebi, dünyanın gelişmiş ve egemen devletlerinin işgal rejimine olan koşulsuz desteğidir. Emperyalist ABD başta olmak üzere İngiltere, Fransa, Almaya gibi birçok ülke, işgalci rejimin yapmış olduğu sistematik zulümlere karşı hiçbir zaman sesini çıkarmamış, hatta çoğu zaman yapılan zulüm ve katliamlara destek vermiştir.

Bir asırdır süregelen siyonist baskı ve zulme rağmen egemen devletlerin desteğini yanında gören işgal rejimi, bundan güç alarak Filistin’e karşı zulümlerini aralıksız sürdürmüştür. Büyük bedeller ödeyerek mücadele eden direniş grupları ve Filistin yönetimi, uzun yıllardır yaşanan hakikatleri dile getirerek ve çeşitli dönemlerde dünya kamuoyuna mesajlar vererek işgalin ve zulmün bir son bulması gerektiğini ifade etmişlerdir.

Ancak ne yazık ki Filistinlilerin haklı haykırışları bugüne kadar devletler düzeyinde tam anlamıyla bir karşılık görmemiştir. İslam ülkelerinin çoğu yöneticileri Filistinlileri mücadelelerinde yalnız bırakarak adeta zulüm ve katliam için işgalci çeteye davetiye çıkarmışlardır.

İşgalci çetenin sürekli artan had bilmez pervasızlıklarına bir cevap verebilmek için direniş hareketlerinden Kassam Tugayları tarafından, 7 Ekim günü Yim Kippur Savaşı’nın 50. yıldönümünde Aksa Tufanı adıyla bir harekât başlatılarak işgalci rejime çok büyük bir darbe vuruldu. İşgalciler o gün hiç beklemedikleri çok organizeli bir harekâtla karşı karşıya kaldı.

Kassam’ın attığı füzeler, delinmez denilen Demir Kubbe hava savunma sistemini kevgire çevirdi. Bundan da öte Kassam’ın kahraman neferleri son teknolojiyle korunan ve gözetlenen güvenlik duvarını aşarak ve siyonist rejimin işgal ettiği topraklara sızarak çok başarılı nokta operasyonlar gerçekleştirdi.

İşgal rejimi, Kassam’ın operasyonlarında sivil halkı öldürdüğüne ilişkin açıklamalar yaptı, emperyalist ülkelere seslendi. İşgalci çetenin kara propagandaları ve algı operasyonları karşısında ne yazık ki birçok ülke siyonistlere destek verdiğini açıkladı.

Uzun yıllardır sivil halka yönelik katliamlar gerçekleştiren işgalci çetenin yaptıklarına karşı hiçbir zaman ses çıkarmayan Batı, Kassam’ın işgalcilerin askeri kamplarına yönelik gerçekleştirdiği operasyonları eleştirerek hakkın değil güçlünün yanında, mazlumun değil zalimin yanında olduklarını gösterdi.

Batı da biliyor ki Kassam Tugayları’nın gerçekleştirdiği operasyon sivillere değil işgalci rejime yönelikti. Bunu kendilerine yediremeyen işgalciler sivil ve çocuklar katledildi yalanına başvurdu. 260 sivil katledildi dedikleri olayın hiçbir görüntüsü yok. Soyulup vücuduna işkence edildiği ve öldürüldüğü denilen kadının Gazze’de bir hastanede tedavi edildiği ortaya çıktı. Onlarca çocuk katledildi haberi bizzat resmi kanallar tarafından yalanlandı.

İşgalcilerin kendilerini haklı çıkarmak ve saldırılarını meşrulaştırmak için söyledikleri sözlerin doğru olmadığı anlaşıldı. Hakikat buyken işgalciler, Kassam’ın tarihi operasyonundan sonra çocukların ve sivil yerleşimcilerin öldürüldüğünü bahane ederek ve Batı’nın da desteğini alarak, direniş gruplarını durdurmak için Gazze’yi bombalamaya başladı, kadın çocuk demeden yüzlerce insanı katletti.

Son bir haftadır yaşanan olağanüstü gelişmeler karşısında ülke idare eden Müslüman yöneticilerin sesleri tam istenildiği gibi çıkmadı ve ne yazık ki şimdiye kadar verilen resmi sivil tepkiler katliamı durdurmadı. Geçen her saat Filistin’i, Gazze’yi ve oradaki Müslümanları zorda bırakacak. Bunun için zaman kaybetmeden İslam ülkelerinin liderleri acilen toplanmalı, Filistin’deki meselelere karşı duyarlılık oluşturmalı, yoğun bir diplomasi gerçekleştirmeli ve işgalcilerin saldırılarına karşı sorumluluk üstlenmeli.

Ülke liderleri mutlaka meydanların sesine kulak vermeli, halkın çağrılarına sarf-ı nazar etmemeli. Halk tepkisini ortaya koyuyor, desteğini açıklıyor, safını belli ediyor. Şimdi ise yapılması gereken; uluslararası anlamda girişimlerde bulunmak ve işgal rejimini işlediği katliamlardan dolayı mahkûm etmek. Bu da ülkeleri idare eden yöneticilerin ortaya koyacağı onurlu duruşla mümkün olur.