ABD ekonomik savaş başlatmış. Çin, buna karşılık vermiş. ABD, Çin mallarına %145 gümrük vergisi uygulayınca, Çin, %125 ile cevap vermiş.
Küresel çaptaki bu savaş, Kastamonu'daki Ahmet Amca'yı hiç enterese etmez. O, markete girdiğinde kasada ödeyeceği paranın derdindedir.
Türkiye'de akaryakıt fiyatları çok pahalıymış. Bu nedenle, nakliye ücretleri girdi olarak maliyete yansıyor, dolayısıyla pahalılık oluyormuş.
Petrol piyasasındaki bu kargaşa, Nevşehir'deki Fatma Teyze'yi hiç ırgalamaz. O, manavdan aldığı portakal ve elmanın fiyatıyla ilgilidir. Eğer filesine bir kilogram elma koyacak kadar parası yoksa, o zaman ah vah eder.
Bu sene kuraklık olmuş. Belli bölgelere gerektiği kadar yağmur düşmemiş. Bu nedenle otlar bitmemiş ve hayvanlar yeterince beslenememiş. Dolayısıyla süt üretimi düşmüş.
Kuraklık veya yağmur Ankara'daki Mustafa Amca’yı zerre kadar bağlamaz. Market reyonlarında bir kilogram süt, peynir, yoğurt gibi beyaz ürünlere verdiği ücret, emeklilik maaşının yüzde bilmem kaçına denk geliyorsa, o zaman bir hışımla eve gider.
Efendim, meyve ağaçlarına don vurmuş. Bu yıl kayısı, erik, şeftali çiçekleri donarak mevta olmuş. Bu nedenle üretim oldukça azalacakmış.
Zirai don felaketi, Diyarbakır'daki Fehime Teyze'yi hiç mi hiç ilgilendirmez. Yaz mevsiminde, meyve reyonundaki kaysıya, asgari ücretin yüzde bilmem kaçta kaçını ödediğinde veryansın eder.
Orta Anadolu'da ekilen pancar da zirai dondan nasibini almış. Tarlada yaprak açan pancar, maalesef donarak kurumuş. Ekili tarlalar bozdurularak yeniden sürülmüş ve ikinci ekim gerçekleştirilmiş. Böylece ortalama yüzbin liralık zarar gerçekleşmiş.
Konya Ovasındaki zirai don, İstanbul'daki Saffet Bey'i miskal alakadar etmez. O çayına atacağı şekerin fiyatı ile ilgilidir. Belki de mezkûr ismin tek keyfi balkonda yudumladığı çaydır. Bunun için sabahtan akşama kadar çalıştığı bürodan aldığı ücretin yüzde bilmem kaçını veriyorsa, o zaman seyreyle gümbürtüyü.
Demem o ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'ye falan çatmasın. Özgür Özel'in lidercilik oynamaya çalışan çocuksu davranışlarına da takılmasın. Asıl muhalefet partisi, çarşı-pazardaki fiyatlardır. Aylardır evine kırmızı et girmeyen garibanlardır. Balık tüketemeyen emeklilerdir. Kirasını ödeyemeyen asgari ücretlilerdir. Yeterince beslenemeyen bebeklerdir. Açlık sınırının altında hayat süren yığınlardır.
İslam’daki helal haram kaygısı, Türklerdeki kadim devlet gelenekleri gibi etkenler sayesinde, Arjantin’deki gibi yağma hareketleri görülmüyor memleketimizde. Ama markete girip üç poşet dolusu gıdaya, asgari ücretin yüzde bilmem kaçını veren vatandaşın canı yanıyor.
Velhasıl Cumhurbaşkanı CHP'den kendisi için bir rakip oluşturmaya çalışmasın. Çünkü ana muhalefetin sıkleti belli.
En büyük muhalefet partisi ekonomidir, ekonomi.