“Artık ölmek istiyorum, yoruldum!”
İnsanda iz bırakan şeylerin başında herhalde “acı” geliyor. Hem de Gazzeli çocukların “Artık ölmek istiyorum, yoruldum” diyen sesleri…
Bir çocuk neden ölmek istesin, düşündünüz mü? Neden yorulduğunu söylesin? Dünyanın yükünü mü sırtladın be çocuk! Hangi acı, hangi ıstırap seni bu hale getirdi ah be çocuk!
Cennete gitmek, orda doymak arzusu vardı arkadaşlarının. Sense boyundan büyük lafları diline doladın. Ölüm sana değil, seni bu sözleri söylemeye sevk eden Netenyahu’ya olsun, onu destekleyerek sana ve senin gibilere sebep olanlara olsun.
Sana oynamak, gülmek; sana dünyaya gülüşlerinle hayat vermek yakışır. Sen, hayat dolu bir bakışla endişesiz ve korkusuz; güven içinde yaşamalıyken bombalar altında tir tir titreyen canımın içi… Ne bakışlarında hayat ne çevrende güven var. Etrafına ürkek ceylanlar gibi bakarken her an göğün mavi atlasına uçup gitmeye namzetsin bir zalimin zulmü altında inlerken.
Sana masumiyet hiç bu kadar yakışmamıştı, bize de çaresizlik… Avunup duruyoruz koca dünyanın tüm genişliğine rağmen nefes kesen darlığında. Ne çare olabildik acına ne gözyaşlarını dindirebildik. Uzaktan ah’lar vah’larla yutkunup dururken hızlıca çevirdi parmaklarımız ekran görüntülerini. Sanki duymadık, sanki görmedik…
Ne çare… Bir kere kalp gözü vuruldu sana be çocuk; göz görmese de kulak duymasa da… Acına ortak hüznüne ortak, gözyaşlarına ortak bir yürek var şu göğüste. Her gözyaşınla biz de akıttık acıyı yanaklardan. Her ıstırabınla biz de acı acı ağladık senle birlikte çaresizliğimize; yine de derman olamadık acılarına, açlığına… Yüzüne ne gülüş ekleyebildik ne de gözlerinin içini güldürebildik. Dudaklarından ölüm isteği dökülürken kendi çaresizliğimizin ıstırabıydı bizi yakan.
Harabeler arasında, sular içindeki çadırlarda soğukla mücadele eden o cılız tenine kurban olsun seni öldürmeyi tasarlayan. Kurban olsun Netenyahu, kurban olsun Trump ve diğer terör elebaşları. Soyları kurusun soykırımcıların.
Gülünce yüzünde güller açan çocuk! Ağlamak bize gülüşler sana olsun. Ölümse sana zulmedene/zulmedenlere…