At gözlüğü ve bakış açısı
Her an her şeye tanık olduğumuz bir dünyada baş döndürücü bir hızla yaşıyoruz.
İnsanların farklı fikir ve bakış açıları kazanması bu döngü içerisinde aldıkları yol veya hızla orantılıdır.
Elbette bu profil içinde sürekli dar bir çerçevede ya da sığ görüşlü kimselerle beraber olmak durağanlığı artırıyor.
Demek ki at gözlüğü ile olaylara ve gelişmelere belki de çağın gereksinimlerine bakmak, ne muhakemeyi ne basireti ne de öngörüyü geliştiriyor.
Dolayısıyla olaylar ve gelişmeler hakkında yapılan yorum yahut tespitleri belirli kalıplara sokan ve bunların dışına çıkartmadan düşünme veya hareket kabiliyeti yaptıran yaklaşım, at gözlüğü yaklaşımıdır.
Bu yaklaşım kişinin çevresini algılamaması veya sebep sonuç ilişkisi içinde nesnel davranamamasını beraberinde getirir ki bir müddet sonra sığ bakış açısı geliştirmesine neden olur.
Gelişim eşyanın tabiatında var, olaylar gibi hareketler de gelişime yani tekâmüle doğru yol alır.
Aynı şekilde insanlar da durağan olmaktan çok gelişimci varlıklardır; yalnız onu durağanlaştıran etmenlerin başında kendini işleyememesi yani maddi veya manevi işlerin içinde aktif bulunmamasıdır.
İslami hareketlerin mensupları da dünyevi işlerin koşturanları gibi hareketin içinde ve hareketin koşturanları olmadıklarında, bir müddet sonra durağan olmak mukadderatını yaşarlar.
Belki de bunun idrakinde olduklarında bastırılmış bir vicdan ile eleştiri kültürüne sığınıp dururlar; bu yüzden yanlış istikamette yola devam ededururlar.
Bu yaklaşım bile hala yanlışlarını başka bir yanlışla örttüklerinin farkına varmadıklarının sonucu olduğunu bilemezler.
Bunun tek gerekçesi hareketin bireyleri olarak işleyen demir olmaktan başka seçeneklerinin olmadığını henüz kavrayamamalarıdır.
İyilerle beraber olmak iyilerden olmayı, aktif ve koşturanlarla olmak aynı vasfa bürünmeyi gerektirdiği gibi mefhumu muhalifi de zıddını gerektirir.
Kabuğuna çekilmek ve pasif olmak bahane üretir, bu ahlakta olanlarla beraber oturup kalkmak yıkıcı eleştirileri veya at gözlüğü ile bakmayı beraberinde getirir; salihlerle olmak da salihlerin ahlakını yani iş yapmayı, davayı dert edinmeyi ve koşuşturmayı doğurur.
Diken kokmaz, gül ile arkadaşlık yapan diken de olsa kokar.
İşin ucunda portakal çiçeği gibi kokmak veya Ebu Cehil karpuzu gibi acı olmak arasında tercih, kişiye bağlıdır.
Dolayısıyla basiret, öngörü ve feraset; uzak kalmakla gelişmez, bilakis işleyen/dövülen demir ışıldar; bilenen bıçak keskin olur.
Unutmayalım ki olaylara ve gelişmelere 45 değil 360 derce ile bakanlar yol alır.