Peygamber Sevdalıları Platformu'nun, Diyarbakır'da düzenlediği ve İslâm Ümmetinin farklı coğrafyalarından insanların katıldığı etkinlik, Gazze'nin ve İslâm Ümmetinin kurtuluş reçetesini ortaya koymuştur.

Gazze'yi kurtaracak olan reçete, Muhammedî ruh ve bu ruh etrafında kenetlenen, dağ gibi saf bağlayan yiğitlerdir.

Eğer İslam Ümmeti, Muhammedî bilinci yakalamış olsaydı, kölelik ağlarına takılmaz ve Gazze'nin bu hale gelmesine müsaade etmezdi. Muhammedi şuur sahibi bir ümmet, nitelikli ve vahyin potasında erimiş bir topluluktur. Böyle bir topluluğun kumandanı Hz. Muhammed'tir. Böyle bir ümmet, her ne kadar cismen aralarında olmasa da, Hz. Muhammedi başlarında önder olarak görür.

Herhangi bir sorun ile karşılaştıkları zaman, kendilerine şu soruyu sorardı: Eğer Hz. Muhammed olsaydı bu sorun karşısında ne yapardı?

Bu soruyu kendisine soran, nitelikli ve Rabbani bir toplum, daima İslami bir duruş ortaya koyardı. Komutanı Hz. Muhammed olan bir ordu asla mağlup olmaz.

Muhammedi şuura sahip bir ümmet, Gazze'deki soykırım karşısında Hz. Peygamber'in nasıl hareket edeceği sorusunu sorar ve alacağı cevaba göre hareket ederdi. Göklerin ağladığı bu korkunç ve ağır zulüm karşısında, hiç şüphesiz ki, Hz. Muhammed, ordular hazırlar ve zalimlerin pençe ve dişlerini kırardı. "Ey Müslümanlar, neredesiniz," diye feryat eden kadın ve çocukların imdadına koşardı. Nerede akan bir mazlum gözyaşı varsa, o gözyaşını silerdi.

Diyarbakır'dan yükselen ses ve nefes, İslam Ümmetine kan, can, derman olacak keyfiyettedir. Bu ruh yaşatılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.

Bu ruh, Gazze ile sınırlı kalmayacak, tüm Müslümanlar; hatta tüm dünya mazlumları için bir umut olacaktır.

Bu ruh ve şuur, Müslümanların dünya ve ahiretlerini cennete çevirirken; Müslüman olmayanların bile dünyalarını cennete çevirecektir.

Bugün hangi Müslüman nebevî bir şuur ile hareket etmektedir?

Gazze imtihanını, Tebük Seferi ile niye özdeşleştirmiyoruz?

İslam Âlimleri, cihadın farz olduğunu söyleyip fetva yayınladığı halde Müslümanlar neden yerlerinde çakılıp kalıyorlar ve bu fetvaların gereğini yerine getirmiyorlar? Bir İslam beldesinde işgal varsa; sırayla oradaki Müslümanlar, çevredeki Müslümalanlar ve son halkada ise tüm Müslümanların sorumlu olduğu gerçeği söz konusu iken, neden bu sorumluğun gereğini yapmıyoruz? Hele işgal altındaki belde Mescid-i Aksa'nın içinde bulunduğu Kudüs ise bu sorumluluk daha da arttığı halde, işgale karşı İslam Ümmeti niye topyekûn harekete geçmiyor ve bu uğurda bütün imkanlarını seferber etmiyor?

Bugün imkanlarımız ve silahlarımız olduğu halde bizde diriliş ve direniş ruhu eksiktir.

Yani Muhammedi şuur ve ruh eksiktir. İçinde bulunduğumuz ahval, bu ruh ve şuura ne kadar muhtaç olduğumuzu göstermektedir.

Özetle; Gazze'nin ve tüm İslam Ümmetinin kurtuluşunun anahtarı Muhammedi Sevdadır. Diyarbakır'dan yükselen Muhammedî sevda tüm cihanı kuşatmalı ve insanlığın düsturu haline gelmelidir.