İslam Dünyası’nda kalabalıklar Gazze konusunda duyarsız davranışlarının sebebini sık sık toplanıp cılız kınama kararları alan İİT ve Arap Birliği toplantılarına dayandırırken bazı Batılı vicdan sahipleri empatiyi iliklerine kadar yaşadıklarını gösteriyor.

Amerikalı meşhur rapçi Mcklemore; “Ya hepimiz Gazzeli çocukları kendi çocuklarımız gibi görseydik! Ya kafalarında siyah torbalar olan israilin insanlık dışı işkencelerine maruz kalacak çıplak gençler yerine kendimizi görseydik! Ya onların açlığını hissetseydik! Ya onların susuzluğunu hayal etseydik!” diye soruyor.

Bu ifadeler, birinci ateşkes antlaşmasının planlı olarak sona ermesinden sonra dile getirildi.

Yahudi işgal rejimi, ateşkes antlaşmasının ikinci turunu asla konuşmak istemedi.

Aslında birinci aşamada da ateşkese hiçbir şekilde uymadı.

Anlaşmaya göre Gazze’nin Kuzeyine, evlerine dönmesi gerekenleri engelledi.

Gazze’ye girmesi gereken günlük 600 tırlık yardımı büyük oranda engelleyip kısıtladı.

Yıkıntıları temizlemek için Gazze’ye girmesi gereken araçların girişini engelledi ve 60 bin prefabrik yapıya izin vermedi.

Yaklaşık 200 bin çadırdan sadece %10’una izin verdi.

Kısacası niyetleri başından beri imha ve soykırıma devam etmek ve bu yolla Gazze’de büyük bir tehcir planını uygulamaktı.

İslami Yapılar(HAMAS ve İslami Cihad’ın) doğal yapıları gereği sözlerine sadık kalarak anlaşmaya uymaları buna karşılık Yahudilerin hiçbir anlaşmaya uymayıp hiçbir sözlerinde durmamaları şaşırtıyor mu? Asla!

Aşağılık Yahudiler, anlaşmayı resmen bozdukları anda Gazzelilerin üzerine her zamanki gibi uçaklardan Arapça bildiriler atarak psikolojik dirence de saldırıyor.

Bildiride Katil Netanyahu ile Trump’ın yan yana fotoğrafları bulunuyor.

Kendinizi kurtarın, denilen bildiride bunun son şans olduğu belirtiliyor; “Trump’ın planının uygulanmasından önce son şansınızdır. Bize para karşılığında bilgi vererek kendinizi kurtarabilirsiniz, ABD ve Avrupa sizin ölümlerinizle ilgilenmiyor. Hatta Arap ülkeleri bizim müttefikimiz, size sadece kefen gönderiyorlar, biz Kıyamet gününe kadar burada olacağız. Kendinizi kurtarın!”

Siyonist Katz, büyük bir şefkatle(!) Gazzelilere seslenerek HAMAS’ı yok etmelerini ve böylece onlar için başka ülkelere gitme şansının olacağını belirtiyor.

İkinci soykırım saldırılarının başlamasıyla birlikte siyonistlerin sözde Savunma Bakanlığı, güvenlik kabinesini ikna ederek Gazze’deki Filistinlilerin sürgün edilmesine odaklanacak yeni bir birim kurulması kararının onaylandığı duyuruldu.

Katil Netanyahu da planın bir ABD planı olduğunu ısrarla vurgulayarak bu planın dışında kalamayacaklarını belirtiyor.

Mısır’ın 4 Mart’ta Arap Birliğine onaylatarak ‘Bir Arap Planı’ olarak ilan ettiği 53 milyar dolarlık ‘Yerinde ve Yeniden İmar Plan’ının artık kabul görmediği ve yeni planların devreye girdiği belirtiliyor.

Son bir aydır yapılan toplantılarda Kahire ve Amman yönetimlerinde belirgin bir tutum değişikliği gözleniyor.

Mısır’dan yapılan yeni bir açıklamada 500 bin Gazzelinin Sina Yarımadasına geçici olarak yerleştirilmesi için hazırlıklardan bahsedilirken, Amman, üç bin HAMAS idarecisinin alınabileceğini belirtiyor.

Riyad ve Doha’da üst üste yapılan toplantılara aktif olarak katılan M. Bin Selman ve BAE’li M. Bin Zayed ortamı daha realitik davranmaya davet ederek Trump-Netanyahu ikilisinin sürgün ve soykırım planlarının kaçınılmaz olduğu konusunu işleyerek bölge ülkelerinin buna hazırlıklı olmasını işliyorlar.

HAMAS ve Gazze halkının efsanevi direnişi meydanlardan yükselen sesler ve Hükümetlerin destek politikaları yardıma koşmazsa yeni bir Ebabil sürüsü beklemekten başka çare kalmayacaktır.

Ancak asıl korkulan; olası bir Ebabil sürüsünün ilkin kimi taşlayacağıdır?

Siyonistler ve onların yardımcılarını mı?

Yoksa soykırım ve barbarlığa suskun kalarak destek olanları mı?